Pınar Sabancı’nın sohbeti eşliğinde hem hayatındaki değişiklikleri konuştuk hem de tarzını oluşturan olguları sizin için mercek altına aldık.
[imagebrowser id=3335]
Çok sevdiğin bir alanda profesyonel olarak iş hayatına atılıyorsun. Neler yapacaksın?
Sağlıklı beslenmek, beslenmenin bilimi ve mutfakta yeni tarifler, tatlar keşfetmek benim hayattaki tutkum. Çok uzun zamandır istediğim bir şeydi. Bu iki tutkumu birleştirip sağlıklı beslenme ve zayıflamaya yardımcı bir yemek sistemi oluşturmak üzere yola çıktım. Uzman diyetisyenimiz, gıda mühendisimiz ve deneyimli aşçılarımızla birlikte yoğun bir çalışma içindeyiz. Tutkumu işime dönüştürdüğüm için çok mutlu ve gerçekten heyecanlıyım.
Yeni anne oldun. Dedikleri kadar özel ve güzel bir duygu değil mi? </strong>
Kesinlikle… “Yaşamadan anlayamazsın” derlerdi, doğruymuş. Hayattaki en büyük aşk, kalbinin başkası için titremesi, hayatına yepyeni bir anlam yüklenmesi… Umarım isteyen herkese sağlıklı bir evlat nasip olur.
Tarzını üç kelimeyle ifade eder misin ?
Klasik, sade ve rahat…
Gardırobunun demirbaşları nelerdir?
Gardırobumda genel olarak gri ve siyah renkler ağırlıklıdır. Deri ceketlerim, kurtarıcı siyah mini elbiselerim, şık stiletto’larım ve günlük spor ayakkabılarım gardırobumun demirbaşlarındandır.
Gardırobundaki en eski parçayı öğrenmek isterim
Ortaokulda aldığım ilk lüks çantam, minik bir Louis Vuitton.
‘Asla giymem’ dediğin bir parça var mı?
Kürk asla giymedim, giymem. Etik açıdan yanlış geliyor. Aynı zamanda Türkiye’de kışlar artık kürk giyecek kadar soğuk geçmediği için son derece anlamsız geliyor.