Anaslide

ECE TEMELKURAN: ROMAN YAZMAK ‘BENİ ANLA’ DEMEK

Hayat üçlemesinin yaşattığı yoğun duygular bugün hâlâ güncelliğini koruyor mu?

Soğukkanlı bir değerlendirme yaptığımda; orta sınıf bir aileden gelen, okuyarak ve yazarak büyümüş bir kız çocuğunun kafasında hayat ve kadınlık meseleleriyle karşılaşması var. Ardından İstanbul’a geliyor ve büyükşehirle başa çıkmaya çalışıyor. Bu sırada kıyıda durma kararı alıyor. Zaten Kıyı Kitabı da zincirin üçüncüsü… Yazarken bunun bir zincir olmasını planlamamıştım. Şimdi baktığımda görüyorum ki, hayatımdaki şeyler böyle belirlendi. Köşemin bile adı ‘Kıyıdan’dı çünkü her an gidebilecek gibi hep kıyıda durmaya çalıştım. Hayat üçlemesine baktığımda, bir karar verdiğimi görebiliyorum.

 

ece temelkuran c

 

 

Belki söylemesi zor ama ‘İyi ki yazmışım’ dediğiniz kitabınız hangisi?
Hepsi benim hayata tutunmamı sağladı elbette ama Düğümlere Üfleyen Kadınlar hepsinden daha çok sevildi ve okundu. Ben en çok Devir’i önemsiyorum. Ona Dilsiz Kuğular Zamanı alt başlığını koyduk, yurt dışında da öyle yayınlanacak. Benim için özel olmasının nedenlerinden biri de en son yazdığım kitap olması. İki tür yazar vardır; bir kısmı kitaplardan beslenir, bir kısmı hayattan… Ben hayattan beslenenlerdenim. Kitap benim hayatta nerede olduğum ile ilgili olduğu için, en yakını Devir gibi geliyor. Düğümlere Üfleyen Kadınlar’a ise beni zor zamanlardan çekip çıkardığı için minnet duyuyorum.

 

O zaman 20 yıllık tecrübenin ardından, bir roman ya da yazarın okuyucuyla arasındaki en büyük sırrı söyleyebilir misiniz?

Zaten kitap yazmak zor. Issız bir adada yaşıyor, yazdığını şişenin içine koyarak denize atıyor ve ondan sonra o mektubun sahibine varmasını bekliyorsun. Özellikle roman yazmak en karmaşık şekilde ‘Beni anla’ demek. Kendini saklamanın karmaşık yolu… Karmaşık olmasının sebebi de ne kadar anlaşılmak istediğinle ilgili. Bence sır olan da orada anlatılmayan şeyi anlayan okuyucuyla kurduğun ilişki. Geçen gün biri bana; “Kalabalıklar içinde insanın yalnız hissetmesini engelleyen birisiniz” dedi. Bunu beni hiç tanımayan ve benim tanımadığım; sadece kitaplarımı okuyan birisi söyledi. Böyle hissettiğine göre o sırrı onunla paylaşmışız demektir.