Röportaj

FAHRİYE EVCEN HAKKINDA BİLİNMEYENLER

fahrıye evcen fahrıye evcen
Almanya’da yaşarken ve sosyoloji okurken oyuncu olmaya karar verdin. Okulunu bitirebildin mi?
Sosyoloji, çok istediğim bir bölümdü fakat maalesef bitiremedim. Düsseldorf Üniversitesi’nde okurken bir dönemi tamamladıktan sonra oyunculuğa başladım. Beş yıl ara verdikten sonra tekrar okula dönmeye karar verdim ve dört ay gibi kısa sürede sınavlara hazırlanarak Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’ne girdim. Aslında aklımda hep sosyolojiyi tamamlamak vardı; mutlaka diplomamı almak istiyordum fakat transkriptimi alamadım ve Tarih Bölümü’ne girdim. Boğaziçi Üniversitesi’nin her bölümü harikadır da tarih gerçekten efsane bir bölümdür. Mezun olana dek dört yıl boyunca çok keyif alarak okudum.

Üç ayrı dönem dizisinde oynadın; Veda, Çalıkuşu ve son olarak da Kurt Seyit ve Şura… Dönem dizisinde oynamanın zorlukları neler sence?
Ben açıkçası bu duruma iki taraflı bakıyorum. Zorlukları da oluyor elbette ama bunun yanında kolay yanları da var. Zorluk olarak gördüğün, sana yardımcı da oluyor aynı zamanda. Kostümüyle, dekoruyla dönem işlerinde farklı bir dünya yaratılıyor ve zaman tüneline giriyormuş gibi hissediyorsun. Oyunculuk bakımından belli bir alana yöneldiğin için, daha derinden hissederek işin içine giriyorsun. Günümüzde geçen bir hikâyede oynamaktansa, o dönemin ruhunu araştırmak çok daha ilgi çekici olabiliyor çoğu zaman. Bu araştırmalar oturmanda, kalkmanda sana otomatik olarak bir duruş veriyor. Gerçekten de inanılmaz bir süreç. Dönem dizilerinin bu özellikleri ilham verici oluyor ve işi çok keyifli kılıyor. Ben bu yüzden hiç zorlanmıyorum.

Hiç tiyatroyla ilgili teklifler aldın mı? Düşünür müsün böyle bir projede yer almayı?
Teklifler geldi aslında ama tiyatro bambaşka bir alan. Televizyon, sinema ve tiyatro ayrı ayrı dinamikleri olan alanlar ve her birine konsantre olup yapman gereken işler, paralel yürütebileceğin alanlar değil bence. Sinema filmi çekeceğimiz zaman, yazın oluşan iki, üç ay boşluğumuzu değerlendirebiliyoruz. Tiyatroda durum öyle değil; tamamen zaman yönetimiyle ilgili. Ben bir işe girdiğim zaman onu kusursuz ve en iyi şekilde yapabiliyorsam başarılı sayıyorum kendimi, aksi takdirde o işe girmenin doğru olmadığını düşünüyorum.