Röportaj

MİNE TUGAY: HIRÇIN BİR TARAFIM VARDI ESKİDEN

Dramatik bir güzelliğe sahip; zarif ve zeki… Gerektiği zaman içe dönüp sadelikteki zenginliği arayan, gerektiği zaman da dünyayı keşfetmek için hiç düşünmeden yola koyulan bir kadın o… Med Cezir’de, tekrar anne rolünde izlediğimiz oyuncuya 50 farklı soru sorduk ve bakın neler keşfettik?

MİNE TUGAY

1. Medcezir’de canlandırdığınız Ender karakteri ile tekrar anne ve eş rolündesiniz. Nedir farkı bunun? Bu role gerçek hayatta da yakın mısınız?

Anne olmadığımdan mıdır bilmiyorum ama anne rolünü oynamak hoşuma gidiyor. Hatta eleştiri aldığım bile oldu bununla ilgili; ‘Çok erken oynadın anne rolünü, kariyerin için yanlış değil mi?’ diye soruldu. Ben oradan bakmıyorum bu konuya. Neyi içim isterse ve hangi rolü canlandırmak bana bir şeyler katacaksa onu oynama lüksüm olmalı benim. O yüzden kariyerim stratejiden uzak oldu hep. Ender karakterine yakın olduğum kadar uzak bir yerdeyim de.!

2. Dizinin The O.C’nin farklı bir versiyonu olduğu ne derece doğru? The O.C’yi izler miydiniz? O zamanki favori karakteriniz kimdi? Ender ile özdeşleştirilen Kirsten Cohen nasıl bir izlenim bırakmıştı sizde?

Ece Yörenç ve Melek Gençoğlu şahane zekâ kıvraklıklarıyla orijinalinden uyarlıyorlar diziyi ama bir yandan da birebir de ilerlemiyor senaryo. Favori karakterim Seth Cohen! Yani oğul… Böyle çok zeki ve farklı bir karakter oynuyorsanız zaten bir sıfır galip başlıyorsunuz işe. Kadınlar daha şanssız çünkü bu renklilikte genellikle erkek karakterler yazılıyor. Kirsten Cohen ise bende hep yumuşak, hüzünlü bir kadın izlenimi bırakmıştı geçmişte de.

3. Dürüst olun, oyuncu olmanıza rağmen TV izliyor musunuz? Oyuncular takip etmek zorunda mıdır dizi gündemini ya da gerekli midir?

Gerçekten pek zaman kalmıyor televizyon izlemeye ama yine de yeni işlerin ruhunu anlamak için bazen internetten izliyorum. ‘Oyuncular dizileri takip etmelidir’ diye bir kural da yok tabii ki.

4. Kendinizi en çok hangi rolde sevmiştiniz, neden?

Sevmeden oynadığım bir karakter olmadı henüz. Umarım da olmaz. Büyük bir yabancılaşma nedeni bu ama en son oynadığım; Öyle Bir Geçer Zaman Ki’deki Bahar beni çok eğlendiriyordu. Her hafta heyecanla bekliyordum senaryoyu çünkü stabil bir karakter değildi. Hep yeni bir şeyler öğrenmem gerekiyordu .

5. Oyuncuların birbirlerine karşı hırslı olması aslında gerekli midir, bu ileri taşır mı onları?

Bence olmaması gerekir. Çok yorucu ve hiçbir artısı olmayan bir durum, ne işe ne de insana… Dizginlenemeyen bir duyguysa hırs, insan kendi içinde yok edebilmeli ya da o duygunun sağlıkla devineceği başka bir yer bulabilmeli ama unutmamak da gerek; hırsı yenmek için, daha büyük bir hırs gerekir.

6. Bugün sizi en çok neler şaşırtıyor ya da hiç şaşırtmıyor artık?

Unutkanlığımız ve her şeyi çok çabuk kabullenişimiz şaşırtıyor.

7. Kariyeriniz mi, aşk mı yoksa bağımsızlığınız mı daha önemli?

Benim için hepsi ayrı ayrı önemli.

8. Zihniniz sanat galerisi mi, sinema salonu mu yoksa kitap gibi mi?

Daha çok görsel olan her ne varsa zihnimde yer kaplar. O yüzden sanat galerisi demek daha uygun sanırım.

9. Hiç ‘guilty pleasure’ kapsamına giren sıradan olmasına rağmen okuduğunuz ya da izlediğiniz filmler, diziler ya da kitaplar var mı?

Var tabii ki. Arada kafamı dağıtmak için romantik komedi filmi seyrettiğim olmuştur mesela. Kötü olduğunu bile bile izlediğim korku filmleri var. Kitaplar konusunda ise her zaman daha hassasım.

10. Hiç kamera arkasına geçerek yönetmenlik yapmayı ya da senaryo yazmayı düşünüyor musunuz?

Hayır, ama bir gün tiyatro oyunu yönetmek isterim.

MİNE TUGAY

11. Geçmişteki Mine ile bugünkü Mine arasında değişen ve hiç değişmeyen neler var? Artık siz…

Daha anlayışlıyım… Hırçın bir tarafım vardı eskiden. Sanırım bu sevimsiz yanımı törpülemeyi başardım. Daha sakin bir insana dönüştüm. Duygusallığım ise bugüne kadar hiç değişmeyen özelliğim.

12. Sette geçen uzun saatler sizin için…

Beklerken de çalışıyoruz biz aslında. Konsantrasyon disiplin ve oyun! Bu üçlü mühim!

13. Hala gerçekleştirememiş olduğunuz neler var?

Gitmek istediğim birçok ülke var. Hatta bir süreliğine başka bir ülkede yaşamak fikri de hep aklımın bir köşesinde… Gitmeye güdümlü bir ruh taşıyorum. Yaşadığım dünyanın hep aynı noktasında nefes almak anlamsız geliyor bana.

14. Özlemini duyduğunuz üç şey?

Aşk, aile ve çocuk.

15. Hayatınızı sadeleştirmek istediğinizde işe ilk nereden başlıyorsunuz?

Zihnimden… Özellikle de düşünce biçimlerimden.

16. Güçlü kadının en büyük göstergesi nedir sizce?

Varoluş biçimini sadece cinselliğiyle biçimlendirmemesi.

17. Sizce erkekler kadınların hangi özelliğine özenmeliler?

Duyarlılıklarına, inceliklerine ve olaylara farklı açılardan bakabilmelerine. En önemlisi de yumuşak kalplerine.

18. Kadınların en hayran verici özelliği nedir peki?

Affedici olabilmeleri…

19. Gençken herhangi bir sinema ya da muydunuz?

Axl Rose’a hayrandım. Bir de Lars Ulrich harika davul çalıyordu onu seyretmekten çok hoşlanırdım.

20. Günümüz ilişkilerindeki eksiklik nedir?

Saygıyı kaybetmeleri ve birbirine alan açmadan kendi istedikleri forma sokmaya çalışmaları. Genellemeye çok aşina ama merak duygusuna da bir o kadar mesafeli kalınması.