Kariyer

Müge Çetin ile spor dünyası üzerine konuştuk

Spor dünyasına olan katkılarıyla tanıdığımız bir kadın girişimci, Bor Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili; Müge Çetin. Futbol, boks derken biniciliğe tutkuyla bağlı olan Çetin için spor, bir yaşam biçimi ve disiplini ifade ediyor. Zevkleri ve idealleriyle Çetin’i yakından tanımak istedik.

Bugünlere dek nasıl bir yol izlediniz?

İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği’nden ve ardından İstanbul Teknik Üniversitesi Executive Mba mezunuyum. İş hayatıma İtü Art Teknokent ve Leaseplan’de başladım. Daha sonrasında 2013 yılında ortağım Özgür Cem Hancan ile çıktığımız iş yolculuğumuz başladı. Bugün altı şirket ve 600 çalışan ile büyük bir aile olmanın mutluluğunu yaşıyorum.

Binicilik sizin için bir tutkuya nasıl dönüştü?

At binme merakım pandemi döneminde başladı. Biniciliğin spordan öte doğayla ve atlarla eşsiz bir bağ kurmanın yolu olduğunu fark ettiğimde tutkuya dönüştü. Atların zarafeti ve gücü, üzerlerindeki hissiyat ve kontrol duygusu beni büyüledi. Binicilik, temelinde binicinin ve atın birbirini anlamasını, sabretmesini ve kararlı olmasını gerektiren bir spor. Bu sporu yaparken kişi kendi duyguları ve koşullarının yanı sıra atının da fiziksel kondisyonunu, ruh halini göz önüne almalı. İşte bu bütünlük ve birliktelik beni oldukça etkiledi. Atlarla kurduğum bu bağ aynı zamanda bana sabretmeyi, kabullenmeyi ve birlikte yol almanın önemini öğretti.

Bor Binicilik Kulübü’nü açmanızdaki motivasyonunuz neydi?

Binicilik sporuna olan tutkum ve bu sporu daha geniş kitlelere tanıtma isteğimdi. Binicilik sadece fiziksel değil, aynı zamanda kişisel gelişim ve özgüven kazanmayı da sağlayan bir spor. Bu nedenle, toplumda biniciliğe olan ilgiyi ve farkındalığı arttırmak ve özellikle gençlerin bu sporla tanışmasına imkan sağlamak istedim. Akademik bir kulüp aynı zamanda. Bu sporu sevenlerle bir araya gelmek, tutkumu paylaşmak beni çok heyecanlandırıyor. Bu güzel sporun gelecek nesillere aktarılmasına katkısağlayabilmek, milli takıma binicilerin yetiştiği bir kulüp kültürü oluşturabilmek, profesyonel ya da değil, yaptığı sporu yüksek standartlarda, hem binici hem de at için doğru koşullarda yapılmasına fayda sağlayabilmek benim için büyük bir gurur kaynağı olurdu.

Bor Holding olarak spor dünyasına yönelik sponsorluklarınızın arkasındaki ilham kaynağı sizsiniz sanırım. Hangi spor dallarında sponsorluklarınız var? Bu stratejinizin arkasındaki düşünce nedir?

Hayatımızda neyle ilgileniyorsak o alanı da büyütüyoruz aynı zamanda. Sponsorlukların hikayesi de böyle başladı. 2020-21 sezonundan beri Galatasaray’ın ana sponsoruyuz. Ayrıca Türkiye Pist Şampiyonası’nda 30 yıl aradan sonra ilk kadın pilot olarak yarışan Seda Kaçan’ın ve Türkiye’de para- dresaj branşının açılmasına vesile olan ve ilk para-dresaj sporcusu olan Alperen Alper’in de sponsorları arasında yer alıyoruz. Ekip olarak farklı spor dallarında sporcuları ve takımları desteklemenin, sporun çeşitliliğini teşvik etmek ve spor kültürünün yayılmasında katkıda bulunmak için önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz. Sporun demokratikleşmesi adına fırsat eşitliği bizim desteklerimize yön veren en önemli vizyon. Geçtiğimiz günlerde takımımızın ve sporcularımızın şampiyonluk haberlerini aldık.Destek olduğumuz sporculardan ve takımlardan sevindirici haberler almak bize ne kadar doğru bir iş yaptığımızı gösteriyor. Aynı zamanda bu başarılar Türk gençlerine örnek oluyor. Cumhuriyet’imizin 100. yaşında bilime, sanata ve spora ilgili gençler yetiştirebilmek adına bizlere de oldukça görev düşüyor.

İş dışında neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?

Spora, özellikle binicilik, futbol ve boksa karşı özel bir ilgim var. Üniversite yıllarımda iki yıl kadın salon futbolu takımında oynadım. Binicilik ise hala devam eden bir tutkum. Spor benim için bir yaşam biçimi ve disiplini ifade ediyor. Doğayla iç içe olmayı ve atlarla bağlantı kurmayı seviyorum. Bu tutkumu Binicilik Kulübü’mle birlikte bir üst seviyeye çıkarmak istedim. Sporcu yetiştirmek, amatör ya da profesyonel binicilere yüksek standartlarda tesis sağlamak son zamanlarda en keyif aldığım uğraşlarımın başında geliyor. Ayrıca, futbol maçı izlemeyi çok severim. Galatasaray taraftarıyım. Sadece iç saha maçlarına değil, fırsat buldukça deplasman maçlarını da büyük bir keyifle izliyorum.

Hayatı nasıl yaşamayı seviyorsunuz?

İş hayatı ve özel hayatımı dengede tutmaya özen gösteriyorum. Zamanımı ailemle ve sevdiklerimle geçirmek, hobilerime ve ilgi alanlarıma zaman ayırmak, ruhsal ve fiziksel sağlığıma önem vermek benim için hayatı dolu dolu yaşamanın bir parçası.

Bir kadın girişimci olarak hayaliniz nedir?
Kadınların iş hayatında daha aktif rol almalarını teşvik etmek, hayal ettikleri alanda potansiyellerini ortaya çıkarmalarına destek olmak isterim. Genel istihdam oranlarına bakıldığında, kadınların oranının erkeklerin yarısından daha az olduğu Türkiye’de en büyük hayalim, kadının iş yaşamında bu oranların dengeli bir noktaya geldiğini görmek olur. Erkek egemen olarak algılanan bir sektörde çalışıyorum. Konu iş hayatı olunca hangi sektörde çalışırsak çalışalım işin cinsiyeti olmadığını bilmeliyiz ve bu ön yargıları kırmalıyız. Kadın-erkek ayrımını ortadan kaldırarak, iş dünyasında daha fazla kadının liderliğini teşvik edecek projelerde bulunmak istiyorum. Bu farkındalığımızı geliştirmek amacıyla elimden geleni yapıyorum. İnanıyorum ki kadınlar ve erkekler birlikte güçlü bir ekibin parçası olabilir, birbirlerinin potansiyellerini tamamlayarak daha başarılı sonuçlar elde edebilirler. Ben bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum. Açık görüşlü ve eşitlikçi düşünen bir iş ortağım var ve bu konuda hiç zorluk yaşamadım. Böyle bir konunun hiçbir kadının önünde engel olmayacağı bir dünya hayal ediyorum.

Müge Çetin’in gündeminde neler var?

Bizi çok heyecanlandıran bir projemiz daha var: Bor Sanat. Çok kısa bir süre sonra lansmanını gerçekleştireceğimiz bu girişimimizle sporda olduğu gibi sanatı da birleştirici bir güç olarak görüyoruz. Amacımız sanatın ve sanatçının ülkemizde daha geniş kitlelerce benimsenmesi, tanınması ve öğrenilmesidir. Bu topraklarda anlatabileceğimiz çok değerli hikayeler var. Bu hikayelerin dilden dile aktarılmasına, gelecek nesillere bırakılacak miras unsurlarına dair farkındalık yaratacak projeleri de gelecek vizyonumuza ekleyerek çalışmalarımıza devam edeceğiz.