Sanat

Neden Hiç Tanımadığımız İnsanlara Gıpta Ediyoruz?

Hayat?n?zda kaç kere “ke?ke onun yerinde ben olsayd?m” dediniz? Di?erlerinin bizden daha çekici, daha popüler ve daha yetenekli oldu?unu dü?ünüyoruz. ?yi de ba?kalar?n?n bizden daha iyi bir hayata sahip olduklar? fikrine nereden kap?l?yoruz?

Neden asl?nda hiç tan?mad???m?z insanlara g?pta ediyoruz?

?lkokuldan itibaren herkesin bir olmad???n? fark etmeye ba?l?yoruz; özellikle de ö?retmenimiz ?irin çocuklarla daha çok ilgilendi?inde. Lise y?llar?n?z? hat?rlay?n.

Popüler olan çocuklara hayran olmaktan kendimizi alamazd?k. Biz gelecekteki kariyerimiz hakk?nda en ufak bir fikir sahibi olmadan üniversitede aylakl?k ederken, ailemiz bize en iyi üniversiteyi kazanan kuzenimizi ya da arkada??n?n çocu?unu örnek gösterirdi. Eski bir i? arkada??m?z?n veya daha da kötüsü karde?imizin bizi geçip sosyal ortamlarda ?im?ek gibi yükselmesi kar??s?nda yumru?umuzu s?k?p k?skançl?ktan sarar?p solabiliriz.

“Her insanda bir oranda kendi sahip olduklar?n? ba?kalar?n?nkiyle k?yaslama e?ilimi var” diyor Psikiyatri Profesörü, Psikoterapist Hakan Türkçapar. Eskiden, biz do?madan önce yazg?m?z mühürlenirdi: Kundurac?n?n o?lu, babas?n?n i?ini devam ettirirdi; toprak beyinin en büyük o?lu, ailesinin mülküne varis olurdu. Kendimizi sürekli ispatlamak zorunda oldu?umuz günümüzün özgür ve bireyci toplumundaysa, herkes toplumdaki yerini kendisi edinmek zorunda. Neredeyse hepimiz toplumda bize a?k, para ve güç getirecek bir yer edinmenin hayalini kuruyoruz. Gel gelelim istemek yetmiyor…

Üstelik elde ettiklerimiz hayallerimizin seviyesine nadiren yakla??yor. O zaman da hayal k?r?kl???na u?ruyoruz ve ba?kalar?n?n hayatlar?na g?pta etmeye ba?l?yoruz. K?skançl?k ?üphesiz ki en yayg?n hislerden biri. Ayn? zamanda itiraf etmesi de en zor olan?. Hakan Türkçapar’a göre ise imrenme veya g?pta duygusu bir ba?kas?n?n sahip oldu?u üstün özelliklerin fark edilmesiyle ortaya ç?kan ac? verici duygu.

 


K?skand???m?z?, imrendi?imizi kabul etmek, sanki ho?nutsuzlu?umuzu ve güçsüzlü?ümüzü göstermek anlam?na gelebiliyor. Dahas?, k?skançl?k ivme kazan?rsa, yüksek dozda sald?rganl?k ve ?iddeti beraberinde getirebilir. Aziz Augustinus, “?tiraflar” adl? eserinde bir erkek çocu?unun, annesine sar?larak süt emen erkek karde?ine nefret dolu bak??lar?n? tasvir eder: “Elinden gelse öldürecek, çok belli. Gel gelelim art?k meme emecek ya?ta da de?il, yani karde?i asl?nda ondan bir ?ey de çalmamakta.”

Hakan Türkçapar da kadim dini metinlerde yer alan Habil-Kabil hikâyesini hat?rlat?yor. Kabil’in, Habil’in sahip olduklar?n? k?skanarak öldürmesi sa?l?ks?z ve y?k?c? imrenmenin tarihsel örneklerinden biridir. “E?er imrenme, g?pta kendisini dü?manca bir k?skançl?k ve y?k?c?l?k ?eklinde ortaya koyarsa, hem çevreye hem de
ki?iye zarar verir.” ?nsan arzusunun de?i?mezi olarak hep di?erinin sahip oldu?u veya arzulad??? ?eyi isteriz. Filozof René Girard’a göre arzu taklitçidir.

Karde?, arkada? ya da can dostumuz bir arzuya kap?l?r kap?lmaz, biz de o ?eyin asl?nda kendi iste?imiz oldu?unu zannederiz. Kendimizi k?yaslamay? b?rakamamam?z?n sebebi kim oldu?umuzu ve neyi arzulad???m?z? asla tamamen bilemiyor olmam?z. Bu muamman?n anahtar?n? elde etmek için bize benzeyen bu üçüncü ki?iye bel ba?l?yoruz. Do?ru cevab? ise asla bulam?yoruz.

“Di?erlerinin bizden daha mutlu, daha iyi bir hayat sürüyormu? gibi bir de?erlendirmede bulunmam?z?n ilk kayna??, di?er ki?iler ve kendimizle ilgili bilgiyi de?erlendiren, yorumlayan bili?sel sistemimizdir” diye aç?kl?yor Hakan Türkçapar ve ekliyor: “Bu bili?sel i?lemin üretti?i bili?sel içerik ayn? zamanda imrenme, g?pta, üzüntü gibi kendisine uygun duygusal içeri?i de getirir. Di?er ki?iye k?yasla bizim gerçekten konumumuzun, sahip olduklar?m?z?n ne durumda oldu?unun bir önemi yoktur, önemli olan bizim durumu nas?l gördü?ümüzdür.”

MUTLULUK O KADAR DA BULA?ICI DE??L

Popüler dergilerin ba?ar?lar? k?smen bu itiraf edilmemi? duygulara ba?l?. Y?ld?zlar?n, dünyan?n en güçlü insanlar?n?n k?r?ld?klar?, matemde olduklar?, alkolizme veya uyu?turucuya kap?ld?klar? hayatlar?n?n en kötü dönemlerini bize göstermeyi asla ihmal etmezler.

Yazar Jules Renard bir kitab?nda “Mutlu olmak yetmez, ötekilerin de mutsuz olmas? gerekir” diye yazm??t?. K?skançl?k içimizi kemirirken bizi k??k?rtan dü?ünce tam da budur. O eski inan???n aksine mutluluk çok da bula??c? de?il! Amerikan Utah Valley Üniversitesi sosyologlar?n?n yapt??? bir ara?t?rma, arkada?lar?m?z?n Facebook’ta payla?t?klar? ba?ar? ve sevinç gösterilerinin bizim moralimizi bozdu?unu ortaya ç?kard?. “Neden ben de?il de onlar?” diye dü?ünürüz gizliden gizliye ve arkada?lar?m?z?n durumu oldu?undan daha güzel yans?tt???ndan ?üphelenmeyiz bile.

Ne mutlu ki bu ara?t?rmay? yapan sosyologlar?n sanal olarak tahrik edilmemizden dolay? ya?ad???m?z moral bozuklu?undan bizi kurtarmak için çareleri var: Ekran kar??s?nda daha az zaman geçirmek, toplum içinde ve insani hareketlerde daha çok yer almak. Bu ?ekilde ba?kalar?n?n kendi kaderlerinden ho?nutsuz olmak için ciddi nedenleri oldu?unu anlar?z.

K?skançl?k bir bak?? yani nazar ya da kemgöz meselesiyse, ba?kalar?ndan daha ba?ar?s?z oldu?umuz fikri de optik bir yan?lsamad?r. 28 ya??nda bir anne olan Nigar, “Arkada?lar?m nas?l oluyor da i?, bebek ve derslerin hepsine birden yeti?ebiliyorlar, ben hiç beceremiyorum” diye yak?n?yor. Ba?kalar?n?n i?leri daha iyi becerdiklerine, onlar?n da benzeri y?lg?nl?k zamanlar?ndan geçmedi?ine ili?kin Nigar’?n elinde bir kan?t var m?? Hiçbir kan?t yok ama yine de…

Psikanalist Olivier Douville, “En yayg?n hayallerden biri de ba?kalar? için her ?eyin daha kolay oldu?unu, onlar?n belirsizlikleri veya bilinçd??? davran??lar?n?n olmad???n? dü?ünmektir” diyor. Tan?m gere?i ba?kas?n?n bize göre daha tatmin edici bir hayat? vard?r. ?nsan ahvalinin büyük klasiklerinden biridir bu.

Bir kere daha soruyoruz: Bu kadar emin miyiz bundan? Bir ki?i çok para kazan?yor olabilir ancak gerçek hayali, tutkulu bir ili?ki ya?ayaca?? birini bulmak, bir sanatç? ya da ?air olmak olabilir. Hakan Türkçapar, “Ba?kalar?yla ilgili de?erlendirmelerimizin alt?nda bili?sel sistemimizin daha derin yap?lar? olan kendimiz, di?er insanlar ve ili?kilerle ilgili temel inançlar?m?z yatar” diyor.

“Temel inançlar bizim nas?l birisi oldu?umuz (güçlü-güçsüz, ak?ll?-ak?ls?z, sevilen-sevilmeyen, de?erli-de?ersiz, iyi-kötü) di?er insanlar?n nas?l oldu?u konusundaki köklü inançlar?m?zd?r” diye ekliyor. “Bu inançlar dünyaya geldi?imiz andan itibaren ya?ad?klar?m?z ve deneyimlerimizle geli?ir. E?er bu inançlar güçlüyüm, de?erliyim, seviliyorum gibi genellikle olumlu ise ve ya?amdaki de?i?ik durumlar? kapsayacak zenginlikteyse, daha az sorun ya?ar?z.”

HAYAL, GERÇEKLIKTEN DAHA GÜÇLÜDÜR

Ba?kas?n?n daha iyi oldu?u hissi, ötekini bir dost de?il de bir rakip olarak görmemizi te?vik eden bu görüntü, rekabet toplumu taraf?ndan da körükleniyor. Globalle?me, kitle ileti?im araçlar?n?n art??? ve sosyal medyan?n yayg?nla?mas?n?n da rekabet alg?s?n? etkiledi?inin alt?n? çizen Hakan Türkçapar, “Eskiden yerel kültür egemenken, ki?i sadece kendi çevresi içinde var olur ve kendisini o çevre içinde k?yaslard?. ?u anda herkesin neredeyse dünya üzerinde var olan herkesle kendisini k?yaslama olana?? var” diye aç?kl?yor.

Olivier Douville, “Bu ba?lamda ba?ar?l? olmak için çok da fazla soru sormaya gerek yoktur” diyor ve ekliyor: “Ba?ar?l? olanlar en parlak ö?renciler de?il, insanl?ktan ç?kar?lm?? bu sisteme en iyi adapte olanlar.” Entelektüel yönden karma??k ve duygusal aç?dan daha hassas olan insanlar yolun kenar?nda kalmaya mahkûm olmasalar da hayat gidi?atlar? muhtemelen daha kaotiktir. Yine de istedi?imiz noktaya varamama hissi hayali de?il. Bazen fark?nda olmadan kendimizi cezaland?r?r?z, ba?ar? dayatmalar? öyle serttir ki hiçbir i?e giri?meye cesaret edemeyiz. ?çimizdeki o küçük ses sinsice f?s?ldar:

“E?er birinci de?ilsen, bir hiçsin”, “E?er kendini bu adama sevdiremezsen, bir zavall?dan ba?ka bir ?ey de?ilsin” vs. “Bu tip problemler genelde çocukluk döneminde depresif ya da hasta olan ebeveynini korumak için kenara çekilmi? ve sesini ç?karmam?? ki?ilerde görülüyor” diyor Olivier Douville. Ba?kalar?n?n ??mar?kl?k, avarelik yapt??? ya?larda, bu ki?iler sald?rgan dürtülerini içine atmak zorunda kalm??lard?r.

Dolay?s?yla bu dürtüleri yönetmeyi veya yönlendirmeyi asla ö?renememi?lerdir. Sonras?nda bu sald?rganl?k m?hlanm?? gibi ac?mas?z bir kat?l?kla kendilerine yönelir. Baz?lar? içinse arzular?n? gerçekle?tirmek, hayallerine eri?mek, bilinçd??? olarak bir ölüm tehdidine e?lik eder; umut edecek ba?ka bir ?ey kalmaz, hayat?m?z sona erer. ?üphesiz bunlar hayal ürünüdür; hayal gücü zihinlerimizi ele geçirir geçirmez, gerçeklikten daha bask?n ç?kar.

Daha ak?c? bir vizyon bulabilmemiz için Olivier Douville bizleri ?u temel sorular? sormaya davet ediyor: Neyi ba?armak istiyorum? Arzu etti?im nedir? “Bunu görmezden gelirsek, k?skançl?k duygusunun üstesinden gelebilmek imkâns?z olur” diye aç?kl?yor Douville. Bunu yaparken belki de fark edece?iz ki ba?ar?, ya?ad???m?z toplumda de?er biçildi?i ?ekliyle bizde hiç arzu uyand?rm?yor.

?mrenme ve g?pta etme duygusunun bütün duygular gibi hem olumlu ve geli?tirici bir yan? hem de olumsuz ve baltalay?c? yanlar?n?n olabilece?ini hat?rlat?yor Hakan Türkçapar. “Duygu insan?n i?aret sistemidir. E?er bu i?aret do?ru alg?lan?r ve uygun ?ekilde yorumlan?rsa, ki?iyi ve çevresini geli?tirici bir rol oynarken, duygu yanl?? de?erlendirilir veya bast?r?lmaya, yok edilmeye çal???l?rsa, o zaman bizim için zarar verici sonuçlar do?abilir ve hatta o duygu bir anlamda bo?a gitmi? olur.”

Peki imrenme duygusu neye i?aret eder? Hakan Türkçapar’a göre, “Bizim be?endi?imiz, bizi ve hayat?m?z? geli?tirecek daha iyi özelliklere sahip olma de?erimize” i?aret ediyor. “E?er imrenme veya g?pta duygusu bizim kendimizi geli?tirmemiz ve varsa bizdeki eksik veya zay?f olan yanlar?m?z? geli?tirmek için kullan?l?rsa, o zaman yararl? ve geli?tirici bir i?lev görebilir.”

Yani asl?nda gerçek arzular?m?z?n bilincindeysek, rekabet ve kar??la?t?rma t?kan?kl?k yaratan mekanizmalar olmay? b?rak?rlar. Bizi oldu?umuzdan daha iyi olmaya zorlayan birer motivasyona da dönü?ebilirler. ?unu unutmayal?m ki hayatta er ya da geç bir ba?ar?s?zl??a u?ran?r. “Gerçek kahraman girdi?i her sava?? kazanan Superman de?il, onuruyla kaybetmeyi becerebilendir” diye ekliyor Olivier Douville. En güzel zafer, bir ba?kas?na kar?? kazanmak de?il, kendi vesveselerimize galip gelip cesaretsizli?e bo?ulmadan eksiklerimizi kabul edebilmektir.

Derleyen: Yusuf Sidar ?ahin | PSYCHOLOGIES Dergisi MAYIS 2017