14 Şubat Sevgililer Günü kutlamalarının ardından çevrenizde artan ayrılıklar dikkatinizi çekiyorsa inanın yalnız değilsiniz. Oysa 14 Şubat’ta her şey ne kadar harika gözüküyordu, öyle değil mi? Peki tüm bu mutluluk sahneleri neden son buluyor? Negatif enerji mi, nazar mı, yoksa tatminsizlik mi?
İlişki uzmanları şubat ayının sonlarına doğru ve genellikle 14 Şubat’tan bir hafta sonra yaşanan ayrılıkların Sevgililer Günü’nde karşılanamayan beklentilerden kaynaklandığını belirtiyor. Sosyal medya ne kadar aksini söylese de birçok çift 14 Şubat günündeki planlarında aslında hayal kırıklığına uğruyor. Bu da ilişkilerini yeniden değerlendirmelerine neden oluyor.
Artan beklentiler ve baskı hissine sosyal medyadaki kutlamalarla yapılabilecek karşılaştırılmaların da eklenmesi duruma pek yardımcı olmuyor. Sevgililer Günü sonrası tatmin olmayan çiftler “gerçekten bunu mu istiyorum” sorusuyla sıkışıp kalırken pek çok tartışma alevleniyor. İlişki uzmanları bu duyguyu yılbaşı zamanına benzetiyor. Nasıl ki yeni yıla girdikten sonra her şeyin mükemmel geçeceğine inanıyoruz ancak aslında her şey normal rutininde devam ediyor… İşte 14 Şubat da aşıklar üzerinde bu etkiyi yaratabiliyor.
Konuya bir de aile hukuku avukatlarının bakış açısından baktığımızda durum pek farklı değil. Şubat ayı sonu ve mart ayı başlarında boşanma taleplerinin oldukça fazla olduğu istatistiksel olarak tüm dünyada ortaya çıkıyor. Boşanma avukatları, Sevgililer Günü’nün yürümeyen ilişkiler için bardağı taşıran son damla olabildiğini belirtiyor.
Görünüşe göre Instagram ana sayfanıza düşen 14 Şubat kutlamalarındaki çiçeklerle dolu odalar, havalı evlilik teklifleri ve lüks yüzükler içinizde bir yerlerde bulunan mutsuzluğu gün yüzüne çıkarabiliyor. Sosyal medyadan kaçabildiğinizde ise ekranlardaki romantik filmlere yakalanmanız olası! Dolayısıyla bireysel beklentiler karşılanamıyorsa ve ilişkinin temelinde zaten hali hazırda bazı sorunlar varsa Sevgililer Günü atmosferi çoğu çift için pek de mutlu sonla bitmiyor.