GÜZELLİK

Sürdürülebilirliğin Geleceği: Geri Dönüştürülmüş Parfümler

Sürdürülebilirlik; bugünlerde modadan, güzelliğe ve hatta ötesine kadar hemen hemen her sektörde en sıcak konu. Markalar karbon ayak izlerini azaltmak, ürettikleri atık ve kirlilik miktarını azaltmak için çalışırken; kullandıkları malzemelere kaynak yaratmanın yaratıcı ve dünya dostu yollarını ortaya koymaya çalışıyorlar.

Geri dönüştürülmüş içerik kullanan kokular ise, temiz güzellik alanında bir yenilik dalgasının en yeni adımlarından biri.

“Upcycling” yani geri dönüştürme terimini veya yeni bir şey üretmek için atık malzemelerin yaratıcı bir şekilde yeniden kullanımını zaten biliyor olabilirsiniz. Geri dönüştürme tabii ki yeni bir uygulama değil; aslında moda endüstrisi yeni giysiler ve aksesuarlar oluşturmak için eski giysiler, kumaş artıkları ve süslemeler kullananmayı her zamankinden daha sık benimsiyor. Bu trend son yıllarda güzellik dünyasına da girmeye başladı.

Mesela daha az bilinen bir geri dönüştürme uygulaması da, vücut peelinglerindeki atık kahve telvesi veya yün yıkamanın bir yan ürünü olan lanolin gibi bir ürünün gerçek formülündeki bileşenleri nemlendiricilerde kullanmaktır. Şimdi, dünyanın en yenilikçi parfümcülerinden bazıları yarattıkları kokular için de aynı şeyi yapmaya başlıyorlar, böylece sürdürülebilir güzellikte bir sonraki büyük hareket olabilecek bir trend doğuruyorlar.

Geri Dönüştürülmüş Koku Nedir?

Geri dönüştürülmüş parüfmler esasen, atıklardan ve diğer yan ürünlerden elde edilen esanslar ve diğer koku malzemeleri ile formüle edilmiş kokulardır. Geri dönüştürülmüş yani upcycled bir koku, bir taşıyıcı yağ ve dolap veya buzdolabınızdaki bir meyvenin artık otları, baharatları ve kabukları ile evde oluşturduğunuz kadar basit olabilir, ancak tahmin edebileceğiniz gibi özellikle miktar ve raf ömrü gibi faktörleri göz önünde bulundurduğunuzda; daha büyük markaların satılabilir bir ürün oluşturmak için bu teknikleri kullanması çok daha zordur.

Genel olarak, bileşenlerin koku için nasıl kaynaklandığı her zaman oldukça bulanık bir konu olmuştur. Birçok koku çiçek, ot, baharat, meyve, odun ve reçine gibi doğal kaynaklardan türetilmiştir, ancak talep ve arzu nedeniyle, sandal ağacı ve agarwood gibi bir dizi bitki aşırı tarıma maruz kalmıştır ve hatta nesli tükenmeye yaklaşmıştır. Tarih boyunca güzellik endüstrisinin misk geyiği, civet kedileri, balinalar ve kunduzlardan elde edilen hayvanlardan elde edilen bileşenleri kullandığından bahsetmiyoruz bile, ancak şimdi bu içerikler çoğunlukla sentetik versiyonlarıyla değiştirildiler.

Sentetik demişken; piyasadaki çoğu koku – hem ucuz hem de lüks – fiyat, nadirlik veya doğada kullanılamaması nedeniyle belirli bir kokuyu taklit etmek için yüksek miktarda bu tarz içerikleri kullanıyor. Bununla birlikte, tüm sentetikler mutlaka ki kötü değildir; ancak birçoğu serpildiğinde, güneş ışığı ve atmosferdeki diğer kimyasallarla reaksiyona girerken çevreyi tahrip eden VOC’ler (uçucu organik bileşikler) içerir. Aslında, Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi tarafından 2018’de yapılan bir araştırmaya göre, parfüm gibi tüketici ürünlerinden yayılan VOC’ler (oda spreyleri, boyalar ve yapıştırıcılar) otomobillerden petrol salınımı kadar kirliliğe de katkıda bulunuyor.

Bu nedenle, upcycled kokuların popüleritesi giderek artabilir.

Geri Dönüştürülmüş Kokular Nasıl Yapılıyor?

Talaş ve mobilya endüstrisinden arta kalan ağaç atıkları, başka kokular için hasadı yapılan ve çöpe gitmesi için ayrılan çiçekler… Hepsi geri dönüştürülmüş kokularda etkin bir şekilde kullanılabiliyor.

Geri Dönüştürülmüş Kokular, Sürdürülebilirliğin Geleceği Olabilir Mi?

Hem büyük hem de küçük markaların bu tekniği koku yaratımına dahil etmesiyle, sürdürülebilir güzellikte bir sonraki büyük trend olmak kokuların kaderinde var mı? Tüm uzmanlar öyle düşünüyor gibi görünüyor. Etat Libre d’Orange markasının kurucularından Olivier Mariotti, “Bu teknik giderek daha fazla bileşene uygulanıyor ve giderek daha fazla formülde ortaya çıkıyorlar,” diyor ve ekliyor “Ancak her şeyin sonunda, her trendde olduğu gibi, bunu gerçekleştirmek tüketiciye ve geliştiricilere kalmış.”