Ruh Sağlığı

Kendinin “daha iyi” bir versiyonu olmak gerçekten mümkün mü?

Sosyal medya, çoğu zaman insanların en iyi anlarını, başarılarını ve idealize edilmiş yaşam tarzlarını sergilediği bir platform olarak işlev görüyor. Bu tür bir çevrimiçi kültür, sürekli olarak diğerleriyle karşılaştırma yapma eğilimi yaratabilir ve böyle bir durum bireylerin kendi gerçekliklerini sorgulamalarına neden olabilir.

Kapak: @selenagomez

Sosyal medyada yaratılan illüzyonların ve muhteşem görünen hayatların, bireysel fazda well-being üzerindeki etkisi yadsınamaz. Kısmen olumlu kısmen de olumsuz olan bu etki, insanların kendilerini eksik hissetmelerine ve sürekli olarak daha iyiyi kovalamalarına neden olabiliyor. Daha güzel, daha sağlıklı, daha kusursuz olmanın hedeflenmesi başlangıçta iyi ve temiz bir doğrultu gibi dursa da neticesinde zararlı psikolojik yansımalar ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle yapaylaştırılan kişisel gelişim hedefleri, tam tersi kişisel gerilemeye ve yıpranmaya yol açabiliyor.

@kyliejenner

Neleri “daha iyi” olarak nitelendirdiğimiz de sorguya açık bir konu. Genellikle daha sağlıklı alışkanlıklar edinmek, daha çekici görünmek, yeni beceriler kazanmak, olumlu ilişkiler kurmak ve duygusal zeka gibi içsel nitelikleri geliştirmek suretiyle ileriye gittiğimizi düşünürüz. Sürekli kıyas yapma döngüsü, ‘yeterince iyi olmama’ korkusunu besleyerek bireylerin kendi değerlerini objektif bir şekilde değerlendirmelerini zorlaştırmaktadır. Gelişim olarak gördüğümüz bazı özellikler, bizi başkalaşıma da itebiliyor. Başkalaşım ve dönüşüm fikri ise, bireysel gelişimin alternatif bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Bu sürecin sonunda bazen kişiyi tanınmaz hale getirebilecek değişikliklere de yol açılabiliyor.

Sürecin temelinde ise öz farkındalık yatıyor. Ayrıca, kişisel gelişimi bir yarış olarak görmek yerine bir yolculuk olarak kabul etmek, daha sağlıklı bir perspektif sunabilir. Öz-farkındalık; bireyin kendi ihtiyaçlarını, duygularını, düşüncelerini ve hedeflerini anlamasına yardımcı olur ve bu da kişisel gelişim hedeflerini daha gerçekçi ve sürdürülebilir hale getirebilir.

Sonuç olarak, “daha iyi” olma yolunda bireylerin kendi standartlarına, değerlerine ve ihtiyaçlarına uygun hedefler belirlemeleri, onların hem kişisel hem de sosyal düzeyde tatmin olmalarını sağlayabilir. Kendini sürekli başkalarıyla kıyaslamak ve dijital dünyanın aldatıcılığına kanmak yerine, kendi başarılarını ve gelişimlerini kutlamak, sağlıklı bir özsaygı ve iç huzurun temellerini atabilir.