Toplumsal Konular

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü

Bugün 25 Kasım 2025.

65 yıl önce bugün, Mirabal kardeşler Dominik Cumhuriyeti’nin diktatörü General Rafael Leónidas Trujillo Molina’nın emri üzerine vahşice öldürüldü. 26 yıl önce, onların anısına bu gün “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” ilan edildi. Yine de 25 Kasım, bir anma gününden çok daha fazlası; kadınların yaşam hakkı, eşitliği ve özgürlüğü için verilen uzun soluklu küresel mücadelenin sembolü.

Las Mariposas

General Rafael Leónidas Trujillo Molina, 31 yıl boyunca Dominik Cumhuriyeti’nin mutlak yöneticisiydi. Diktatörlüğü boyunca başkomutanlığı da üstlendi, yüksek makamlara yakınlarını getirdi, siyasi karşıtlarının çoğunu öldürttü.

Trujillo’nun kadınlara yönelik tavrı, kendinden önce gelen tüm diktatörler gibi korkunçtu. Kadınları kişisel mülk, görsel bir propaganda unsuru, siyasi gücünü sergileyebileceği bir alan olarak görüyor; iktidarı boyunca düzenlettiği güzellik yarışmalarında birincileri bizzat kendisi seçiyordu. Onun istediği kadınların “hayır” deme hakkı yoktu. Kendisini reddeden kadınlar fişleniyor ve devlet eliyle baskıya maruz bırakılıyordu.

Mirabal kardeşler, ülkenin ağır ekonomik şartlarına rağmen “orta sınıf” sayılan bir ailenin kızlarıydı. Konforlu sayılabilecek bir yaşama, eğitime ve sosyal hayata erişimleri vardı; fakat onları bu kadar özel yapan, rejime karşı verdikleri mücadeleydi.

Minerva, Patria ve Maria Teresa — ya da kod adlarıyla Las Mariposas, yani kelebekler — kocalarıyla birlikte katıldıkları 14 Haziran Hareketi adlı yeraltı örgütünde, diktatörlük rejimini devirmek ve ülkeye yeniden demokrasiyi getirmek için mücadele vermeye başladılar. Mirabal kardeşler sadece sembolik figürler değil; aktif örgütleyiciler, lojistik destek sağlayıcıları ve ideolojik liderlerdi.

Minerva, kardeşler arasında en çok tanınan kişiydi. En politik ve radikal kardeşti; Trujillo’ya meydan okuyan konuşmalarıyla bilinirdi. Bir balo sırasında kendisine ilgisini belli eden diktatörü reddetmiş, hukuk eğitimi almış olmasına rağmen diktatörün emriyle avukatlık yapması yasaklanmıştı.

Patria, siyasetten uzak kalmaya çalışsa da 1959’da hükümet güçlerinin bir çatışmada sivilleri öldürdüğüne şahit olduktan sonra harekete katıldı. Kendini “Ülke benim ikinci evim; onu korumak da benim görevim.” sözleriyle tanımlıyordu.

Maria Teresa ise en küçük kardeşti. Öğrencilik yıllarında harekete katılmış, hapse atıldığı süreçlerde yazdığı mektuplar ve notlar sayesinde rejimin işkence yöntemleri bugüne aktarılabilmişti.

Kız kardeşler devlet tarafından sürekli taciz ediliyordu. Aileleri ekonomik şiddete maruz bırakılırken, kendileri ve kocaları da sürekli gözaltına alınıyor; kısa süreli tutukluluklarında işkence görüyorlardı. Hükümet onları ömür boyu hapse mahkûm etmek istese de uluslararası baskılar nedeniyle bırakmak zorunda kalıyordu. Yine de sürekli takip ve tehdit altındaydılar. Kocaları da aynı kaderi paylaşmıştı. Trujillo hükümeti kız kardeşleri baskıyla susturabileceğini sandı; fakat Mirabal kardeşler diktatörün tüm işkencelerine rağmen her seferinde yeniden ayağa kalktı. Cesaretlerinden ve mücadele konusundaki ısrarlarından asla vazgeçmediler.

Trujillo’nun açık emri vardı:
“El país tiene tres problemas… y hay que resolverlos.”
(“Bu ülkede üç sorun var… ve bunları çözmek gerekiyor.”)

25 Kasım 1960 sabahı, Mirabal kardeşler hapisteki kocalarını ziyaret etmek üzere Puerto Plata’ya gittiler. Dönüşte arabaları Trujillo’nun gizli polisleri SIM (Servicio de Inteligencia Militar) tarafından durduruldu. Araç yol kenarına çekildi; kız kardeşler ve şoförleri indirildi. SIM, kız kardeşleri sopalar ve balyozlarla döverek vahşice öldürdü. Cesetleri bir uçurumdan aşağı atılarak olay “trafik kazası” gibi gösterilmeye çalışıldı.

Mirabal kardeşlerin ölümü, halkın öfkesini taşıran son nokta oldu. Halkı ve muhalifleri bir araya getirdi; uluslararası siyasette büyük yankı uyandırdı ve Trujillo suikasttan altı ay sonra öldürüldü.

Kız kardeşlerin işkence dolu hayatı ve korkunç ölümü; kadına yönelik şiddetin “baba, koca” gibi özel alanlarımızdaki erkeklerle başlayan ve biten bir mesele olmadığını, devlet eliyle sistematik hâle getirilebildiğini gösterir. Devlet erkek şiddetini besler, büyütür, korur; çünkü devletler erkektir ve her erkek de biraz devlettir.

Mirabal kardeşler aynı zamanda kadınların siyasal varlığı için güçlü bir semboldür. Onlar erkeklerin liderlik ettiği bir hareketin “süsü” değil; beyni, kalbi ve lojistiğiydi. Kadınların patriyarkal yönetimlerin kurbanı değil, aktif politik aktörler olduğunu gösteren mücadeleleri; kendi bedenleri, güzellikleri, doğurganlıkları ve tercihleri üzerine kurulan politikaların da sonunu getirmiştir.

Las Mariposas adı, mücadelelerinin hafifliğini değil; yenilenmeyi, dirilişi ve özgürlüğü simgeler. Bugün dünya çapındaki feminist hareketler hâlâ kelebek sembolünü kullanarak şiddet karşıtı mücadeleyi sürdürüyor.

Bugün, AnıtSayaç’ın verilerine göre, 2025 yılında Türkiye’de 410 kadın erkek şiddetiyle öldürüldü. Bu sayının dört yüzün altında olduğu en son yıl 2017.

Bugün 25 Kasım 2025.
Mirabal kardeşlerinin öldürülmesinin üzerinden 65, 25 Kasım’ın resmi mücadele günü ilan edilmesinin üzerinden 26 yıl geçti. Kadınlar hala hayatlarındaki erkekler tarafından psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalıyor. Kadınlar hâlâ sokak ortasında öldürülüyor. Kadınlar hâlâ yaşam hakları için her gün yeniden mücadele vermek zorunda.

Umutsuz değiliz; kadın mücadelesi elbette sürekli yeni kazanımlar elde ediyor ve etmeye devam edecek. Şüphesiz ki kadınlar cesaretleri ve ısrarlarıyla seslerini duyurmaya devam edecek — susmayacak, korkmayacak, itaat etmeyecek.

Bir kişi daha eksilmeyeceğiz.

Fotoğraf

İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> İlk Onur Yürüyüşü Bir Ayaklanmaydı

Marie Claire Bülten

Stil ve düşüncenin buluştuğu bu evrende; sezonun öne çıkan görünümleri, radarımıza giren kitaplar, editörden notlar ve kültürel dünyamıza heyecan katan detaylar e-posta kutunda seni bekliyor. Marie Claire evrenine katıl, kendine iyi gelenleri kaçırma.