Günümüz flört sahnesinde net bir eğilim var: İlişkilerden kaçıyor ama flörtten vazgeçemiyoruz. Yani mesajlar atılıyor, buluşmalar ayarlanıyor, uzun uzun sohbetler ediliyor… Ama iş “biz şimdi neyiz?” sorusuna geldiğinde herkes sessizliğe gömülüyor. Belirsizlik yeni norm hâline geldi, çünkü birini gerçek anlamda hayatına dahil etmek, artık birçok kişi için fazlasıyla büyük bir adım gibi hissediliyor.
Peki, duygusal yakınlık bu kadar mı korkutucu oldu?
“Benimle ilgilen ama fazla da yaklaşma”

Modern flörtün en çelişkili hali: İlgi arayışı. Bir yandan birinin size özel hissettirmesini istiyor, iltifatlar bekliyor ve romantik anlar paylaşıyorsunuz. Bir diğer yandan da fazla duygusal yatırım yapmaktan ve yapılmasından korkuyorsunuz. Çünkü duygular ciddi bir şeye evrilirse, incinme riski de artıyor.
Bu yüzden birçoğumuz flört ederken içten içe mesafeyi korumaya çalışıyoruz. Sevilmek istiyor ama sahiplenilmekten veya sahiplenmekten çekiniyoruz. Bu ikilem, ilişkileri başlatmadan bitiren görünmez bir duvar örüyor.
İlişki konuşmaları neden bu kadar zorlaştı?
Eskiden ilişki tanımları daha netti. İlişkiler “Benimle çıkar mısın?” sorusuyla başlar, birkaç görüşmeden sonra ya sevgili olunurdu ya da vedalaşılırdı. Şimdi işler çok daha bulanık çünkü “çıkma teklifi” kaldırıldı. Flörtler aylarca sürüyor, “adını koymadan” bir bağ kuruluyor.
Çünkü artık “resmiyet” demek, bir çeşit özgürlük kaybı gibi algılanıyor. Başka insanlarla görüşememek, sosyal hayatın kısıtlanması ve duygusal yaralanma korkusu öne çıkan faktörler arasında.
Duyguların ağır geldiği bir çağda mıyız?

Sosyal medya çağında her şey hızlı: İletişim, beğeniler, ilgi… Bu hız, duyguların doğal ritmini de bozdu. Birine bağlanmak için zaman ve emek gerektiğini bilsek de, çoğu zaman sabırsız davranıyoruz. Elektrik yakaladığımızda güzel olan her şeyi bir anda tüketmek istiyoruz. Bir şeyler zahmetli hissettirdiğinde de anında kaçmaya meyilliyiz.
Bunun sonucu olarak da derinlik yerine yüzeysellik, güven yerine temkin ön planda oluyor. Çünkü ağır duygular, içinde kaybolmaktan korktuğunuz bir okyanus gibi görünmeye başlıyor.
Yakınlık korkusunu aşmak mümkün mü?
İlişkisiz flört döneminin yarattığı bu duygusal koruma kalkanını aşmanın yolu, öncelikle kendi hislerinizi dürüstçe kabul etmekten geçiyor. Biriyle bağlantı kurmak için mutlaka her şeyi adlandırmanız gerekmez. Ama korkularınızı görmezden gelerek de gerçek bir bağ inşa edemezsiniz.
İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> “Slowburn” ilişkiler: Aşkta kıvılcımlar değil, kökler ön planda
Kapak: @lilireinhart