Sokakta dolaşırken kendinizi zamanda yolculuk yapmış gibi hissediyorsanız, yalnız değilsiniz. Son aylarda, nostaljik desenlerin geri dönüşü öyle belirgin ki; bir kafede otururken ya da yolda yürürken gördüğüm kombinler, beni anında 80’lerde geçen bir güne ışınlıyor. Pucci’nin yazı ele geçirmesinin yanı sıra, 40’larda Hollywood’da Marilyn Monroe ve Rita Hayworth’un ikonikleşen puantiyeli kıyafetleri, bugün yeniden moda sahnesinin başrollerinden biri.

Fotoğraf: @susmiescollection
Puantiyenin geri dönüşü tesadüf değil. Retro akımların hızla yükseldiği, vintage pazarlarının yeniden alışveriş için ilk tercih haline geldiği bir dönemdeyiz. Üstelik puantiye, ne kadar iddialı görünse de kombinlemesi şaşırtıcı derecede kolay bir desen. İsterseniz tek bir bluzla minimal görünebilir ya da baştan aşağı beneklerle göz alıcı bir etki yaratabilirsiniz. 50’lerde Dior’un New Look siluetlerinde zarif puantiyeler, 80’lerde ise büyük desenler ve iddialı omuzlarla daha eğlenceli bir yorum gördük. Şimdi ise markalar, iki dönemi harmanlayarak modern ve vintage arasında kusursuz bir denge yakalıyor.
İçindekiler
Puantiyenin yolculuğu
Yıllar içinde puantiye, farklı dönemlerin ruhuna göre sürekli yeniden yorumlandı: Bohem, disko, minimal… Her dönemde hem masumiyet hem de çekicilik arasında ince bir çizgide durmayı başardı. Belki de onu bu kadar zamansız yapan şey, bu çelişkisi olabilir. Moda tarihinde puantiyenin anlamı sadece görsellikten ibaret değildi. 18. yüzyılın sonlarında Avrupa’da, tekstil teknolojisinin gelişmesiyle desenin üretimi kolaylaştı ve puantiye, aristokrat salonlarından gündelik giyime kadar yayıldı. Sonrasında Hollywood’un altın çağında Marilyn Monroe ve Rita Hayworth’un elbiselerinde puantiye flörtöz tavrı ve feminenliği akla getirmeye başladı. Zaten bu dönemde bir ikon haline geldi. Sinema ekranındaki zarif elbiseleri, dergilerdeki pozları ve hatta reklam afişlerini puantiyeler süslüyordu. Bugünkü geri dönüşü ise yalnızca nostaljiyle açıklanamaz. Yine sosyal medyanın etkisiyle, hızla yayılan “old money”, “Parisian chic” ya da “romantic core” gibi mikro trendler, puantiyeyi doğal bir şekilde yeniden hayatımıza soktu. Üstelik artık tek bir stile sıkışmış değil; kot pantolonla çabasız bir hafta sonu kombini de olabiliyor, saten bir elbiseyle kırmızı halıya da çıkabiliyor.
Neden geri döndü?
Günümüz moda anlayışı, “Eskide kaldım” diyen tüm parçaları yeniden sahneye çıkarıyor ve onları sadece klasik olmakla kalmayıp, kendi zamanlarının ruhuyla yeniden yorumlamaya odaklanıyor. Çünkü içinde bulunduğumuz çağ, her ne kadar sayısız “ilk”i ortaya çıkarmaya çalışsa da geçmişi yeniden keşfetmek ve eski stilleri zamansız hale getirmek önemli bir çaba haline geldi. Bu durumda, daha önce “demode” diye raflara kaldırılan ya da sadece nostaljik hatıralarda kalan pek çok parça, şimdi modern stilin içinde yeni bir hayat bulmaya başladı. Artık moda, eskimiş olana ikinci bir şans vermekle kalmıyor; ona çağımızın diliyle konuşma fırsatı tanıyor. Puantiye de bu moda döngüsünün bir parçası olarak dolaplarımıza tekrar girişini yaptı.
Nasıl kombinlesek?
Puantiyeyi nasıl kombinleyeceğiniz tamamen sizin tarzınıza ve vermek istediğiniz mesaja bağlı. İster desenin feminen, tatlı ve flörtöz havasını koruyarak kullanın, ister daha cesur ve modern bir yorumla öne çıkarmak isteyin; seçenekler sınırsız. En sevdiğim puantiye stillerinden yola çıkarak, günlük hayatınıza kolayca uyarlayabileceğiniz birkaç tüyoyu aşağıya bırakıyorum.
Romantik esinti




Fotoğraflar: @susmiescollection / @beckybonnie / @susannefoldnes / @gracienielson
Uçuş uçuş elbiseler, ince topuklar ve yumuşak renklerle puantiyenin en naif, en duygusal halini yakalayabilirsiniz. Bir piknikte ya da akşamüstü yürüyüşünde hafif rüzgarla dans edermiş gibi hissetmek isterseniz bu görünümlerden ilham alabilirsiniz. Eski bir aşk filminin başrolü gibi yollarda süzülme vakti.
Özgür ruhlu




Fotoğraflar: @izzipoopi / @caetanaba / @kitaliss / @mariolavaldivia
Özgür ruhunu yansıtmak isteyenler için puantiye, canlı renkler ve pop-up desenlerle bambaşka bir enerjiye bürünüyor. Cesur tonları karıştırmaktan çekinmeyin; kahverengi üzerine mavi puantiyeler ya da pembe ile kırmızı gibi beklenmedik eşleşmeler tek dokunuşla havanı değiştirir. Üstelik bu tarz kombinler, ‘bugün biraz eğlenmek istiyorum’ dediğiniz günler için birebir. Sokakta yürürken bile kendi mini defilenizi yapmış gibi hissedeceksiniz.
Klasik çizgiler



Fotoğraflar: @lauravanessa_w / @morganewaquez / @_livmadeline
Siyah-beyaz kontrastlar ve sade silüetlerle puantiyeyi zamansız ve sofistike bir hale getirebilir hem ofiste hem de özel davetlerde zahmetsizce şık görünebilirsiniz. Üstelik bu kombinler, sabah aceleyle hazırlanırken bile sizi anında toparlanmış ve özenli gösterir. Bir çift zarif topuklu ya da favori çizmelerinizle tamamladığınızda, gün boyu hem rahat hem de stil sahibi kalmanız garanti.
Flört eden parçalar



Fotoğraflar: @daimak / @emilymurfitt / @ashleypalmerrrr
Hafif tüller, pastel tonlar ve zarif detaylarla puantiyeyi flörtöz bir havaya büründürmek mümkün. Mini elbiseler, mini şortlar, volanlar ve ince detaylarla hem enerjik hem de eğlenceli hale getirebilirsiniz.
İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> Parfüm nasıl daha kalıcı olur? 7 altın kural