YAŞAM

21 gün kuralı gerçekten işe yarıyor mu?

Her yeni yılın başında, doğum günümüzde ya da küçük bir kırılma anında kendimize aynı sözü veriyoruz: “Artık daha sağlıklı besleneceğim. Spor yapmaya başlayacağım. Erken kalkacağım.” Ve sonra internette ya da bir kitapta karşımıza çıkan o cümleyi hatırlıyoruz: “Bir alışkanlık kazanmak için 21 gün yeter.” Kulağa basit geliyor, değil mi? Sadece üç hafta… Ama bu söylemin ardında gerçekten bir gerçeklik mi var, yoksa sadece hepimizin duymak istediği tatlı bir teselli mi?

Bu fikrin kökeni aslında bilimsel bir araştırmadan değil, 1960’larda yazılmış bir kitaptan geliyor. Plastik cerrah Maxwell Maltz, Psycho-Cybernetics adlı kitabında, hastalarının yeni yüzlerine ya da bedenlerine alışmasının genellikle üç hafta sürdüğünü gözlemlediğini yazmıştı. Bu kişisel gözlemini daha sonra “alışkanlık edinmek için 21 gün gerekir” cümlesine dönüştürdü. Ama burada önemli bir ayrıntı var: Maltz’ın söylediği şey, kanıtlanmış bir bilimsel yasa değil, sadece kendi deneyimlerine dayanan bir çıkarımdı. Yine de bu fikir yıllar içinde kulaktan kulağa yayıldı ve bugün hala çoğumuzun hayatında motivasyon cümlesine dönüştü.

Bilim ne diyor?

“21 günde yepyeni bir sen” kulağa ne kadar hoş geliyor. Ama işin bilim tarafı bu kadar basit değil. University College London’ın yaptığı bir araştırma, yeni bir alışkanlığın oturmasının 18 günden 254 güne kadar sürebileceğini söylüyor. Yani bazen üç haftada oluyor, bazen ise neredeyse bir yıl sürüyor.  Burada asıl mesele, hangi alışkanlığı edinmeye çalıştığın. Mesela kahvene şeker atmamak, birkaç haftada otomatiğe bağlanabilir. Ama sabah 06.30’da kalkıp koşuya çıkmak? İşte orada işler biraz karışıyor. Çünkü zihninin “bunu yapmalıyım” kısmıyla, bedeninin “daha beş dakika” kısmı kolay kolay anlaşamıyor. Alışkanlıkların süresini belirleyen şey yalnızca takvim değil; onların zorluk derecesi, hayatına ne kadar uydukları ve senin motivasyon seviyen. Yani aynı 21 gün, birine “oh mis gibi oldu” dedirtirken, bir başkasına “daha yeni başladım” dedirtebiliyor. Ama dürüst olalım: “254 günde yeni bir rutin kazanabilirsin” cümlesi hiç de Instagram alıntısı olacak kadar çekici değil. Belki de bu yüzden 21 gün efsanesi, bilimsel olarak tam doğru olmasa bile, hepimizin hoşuna giden küçük bir pembe yalan gibi yaşamaya devam ediyor.

21 günün psikolojik çekiciliği

Üç haftalık süre, kulağa fazlasıyla cazip geliyor çünkü aslında beynimiz kısa vadeli hedeflere bayılıyor. Bir yıl boyunca her gün spor yapmak ya da hayat boyu sağlıklı beslenmek dediğinde iş gözümüzde kocaman bir dağa dönüşüyor. Ama “21 gün boyunca” dediğinde o dağ bir anda küçük bir tepeden ibaret oluyor. Daha kolay, daha ulaşılabilir, daha motive edici. Aslında bu formülün asıl gücü bilimsel gerçekliğinde değil, yarattığı psikolojik etkide yatıyor. Küçük bir zaman dilimiyle başlamak, büyük bir dönüşümü mümkün kılabileceğimize inandırıyor. Benim için de 21 gün, gözümde devleşen hedefleri küçültüyor ve bana “challenge accepted” dedirtiyor. Üç haftalık bir oyun gibi bakınca, yeni alışkanlıkların başlangıcı daha hafif, daha eğlenceli hissettiriyor.

Peki ne yapmalı?

21 gün aslında sihirli bir formül değil. Ama yeni bir alışkanlığa başlamak için mükemmel bir eşik. Çünkü bize “başlamak” için bir çerçeve sunuyor ve en zor olan o ilk adımı biraz daha kolaylaştırıyor. Burada önemli olan, hedefleri küçültmek ve göz korkutan dev planları minik adımlara bölmek. Her gün 10 kilometre koşmak yerine 10 dakikalık yürüyüşle başlamak, daha sürdürülebilir hissettiriyor. Küçük hatırlatıcılar kullanmak, telefon alarmı, post-it notları ya da şık bir ajanda alışkanlıkları hayatın akışına katıyor. Ve belki de en etkili yol, bunu tek başına yapmamak. Arkadaşınla bir “21 gün challenge”ına girmek ya da sosyal medyada ilerlemeni paylaşmak, motivasyonu yükseltiyor. Sonuçta mesele 21 günde tamamen değişmek değil, kendine bir çıkış noktası yaratmak. Belki o süre içinde hayatının tümü dönüşmüyor, ama yeni alışkanlıkların filizlenmeye başlıyor.

Fotoğraflar: Unsplash

İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> Ofis makyajı için 5 minimal görünüm önerisi

Marie Claire Bülten

Stil ve düşüncenin buluştuğu bu evrende; sezonun öne çıkan görünümleri, radarımıza giren kitaplar, editörden notlar ve kültürel dünyamıza heyecan katan detaylar e-posta kutunda seni bekliyor. Marie Claire evrenine katıl, kendine iyi gelenleri kaçırma.