Ev & İç Mekanlar

Kültürlerarası yolculuk: Begüm Kıroğlu

Begüm Kıroğlu’nun şehrin hızlı temposuna eklektik bir kaçış sunan evindeyiz. Doğu ve Batı senteziyle dekore edilen ev, maceracı bir dokuya sahip.

Dünyaca bilinen çok başarılı bir takı markasına sahipsin. Begüm Khan markanın doğuş hikayesini bizimle paylaşır mısın?

Markanın kuruluş hikayesi abime düğünü için bir kol düğmesi hediye etmek istememle başladı. Tasarımın ön planda olduğu fakat aynı zamanda ulaşılabilir, 30 yaşında birinin takmak isteyeceği kadar çağdaş ama zamansız bir kol düğmesi arayışındaydım. Bulamayınca da kendim tasarlamaya karar verdim. Aslında böylelikle kadın kreasyonunun da DNA’sı şekillenmiş oldu. Daha sonra kendim için tasarlamaya devam ettim, kendim için tasarladığım parçalar aslında kol düğmelerinden uyarlanmış ikonları içeriyordu. Daha sonra Vogue İtalya’nın Yeni Yetenekler’ine seçildim. İşler birden benim de beklemediğim şekilde büyüdü, şimdi ise buradayım.

Markan için neden böylesine cesur bir renk seçtin? Merak ediyorum.

Yeşilin seçilmesinin birçok sebebi var. İlk sebeplerinden biri Begüm Khan’ın doğadan aldığı büyük ilham. Üniversiteden sonra Çin’e gittim. Fudan Üniversitesi’nde Çin kültürü alanında master yaptım. Osmanlı kültürünün etkisini çocukluktan beri hissediyordum ancak Çin kültürü de beni çok etkileyen bir kültürdü. Yeşilin hem Çin kültüründe hem de Osmanlı kültüründe sıklıkla referans edilen ve kullanılan bir renk olması ve daha önce hiçbir markanın kullanmadığı bir renk olması açısından benim için önemliydi.

Tasarımlarında en büyük ilham kaynağın nedir? Tasarım felsefeni ve estetiğini nasıl tanımlarsın?

Yaratıcı insanların, gözleri ve kalpleri açık olduğu sürece ilham her yerde. Gittiğim şehirlerden, tanıştığım insanlardan, izlediğim filmlerden ilham alabiliyorum. Normatif olarak güzel bulunmayan şeylerde bir güzellik bulmayı çok seviyorum. Bence bir tasarımın, tasarım değeri olması için bir yenilik sunması, işçiliğinin mükemmele yakın olması ve nesiller boyunca aktarılabilecek zamansız bir tasarımının olması gerekiyor.

Begüm Khan’ın globale açılışı ilk ne zaman ve nasıl oldu?

Markayı kurduğumda Şangay’da yaşıyordum. Zaten ilk satış noktamız Şangay’daydı. Arkasından bizi Şangay’daki mağazada gören Lane Crawford, Hong Kong geldi. Yine bir şans eseri Vogue İtalya’nın Sara Maino’suyla Şangay’da tanıştım ve Yeni Yetenekler’e seçildim. Arkasından Harvey Nichols Dubai ve Beymen geldiler. Kadın koleksiyonuna da başlamamla birlikte Net-A-Porter, Bergdorf Goodman, Saks, Matches’la iş birlikleri gelmeye başladı.

Markanı diğer takı markalarından farklı kılan nedir?

Begüm Khan çok cesur, kendini saklamayan ve kendi gibi olmaktan korkmayan, trendleri takip etmeyen, ticari kaygıları da ön plana koymayan bir marka. Aslında bahsettiğim gibi organik ve bir iş planı olmadan yola başlayan bir marka olması onu çok gerçek ve şahsına münhasır yapıyor.

Şimdiye kadar senin tasarladığın, manevi değeri ve yeri senin için diğerlerinden ayrı olan bir tasarımın var mı?

Benim için manevi değeri en yüksek olan tasarımlar tabii ki abime tasarladığım kol düğmeleri ve kendime yaptığım ilk üç takı. Böcekli bilezik, gözlü çanta, toplu ve kaplumbağa küpeler. Bir partiye giderken kendim için bu üç parçayı tasarlamıştım. Bu da zaten kadın koleksiyonun başlangıcı oldu.

Moda dünyasındaki hızlı trend değişimi takı dünyasını nasıl etkiliyor? Begüm Khan trendlerden de ilham alıyor mu?

Hem şahsen hem marka olarak trendleri takip etmiyorum. Trendleri takip etmiyorum demekle birlikte bir yandan da trendleri takip etmemenin mümkün olmadığını düşünüyorum. Sosyal medyadan, billboard’lardan devamlı trendlere maruz kalıyoruz. İnsan gözü gördüğünü hemen almaya çok müsait. Ne kadar etkilenmiyorum desem de tabii ki trendlerden etkileniyorum.

Tasarımını üzerinde görmeyi hayal ettiğin bir ismi paylaşır mısın?

Tasarımımı Maria Callas veya Grace Kelly’nin üzerinde görmeyi çok isterdim.

Bulunduğun endüstrinin en zor yanları neler?

Sektörde bu kadar çok başarılı, donanımlı ve yaratıcı arkadaşım olmasını çok seviyorum. Ancak bitmek bilmeyen bir temposu var. Benim gibi markanın her alanıyla ilgileniyorsanız çok yönlü, biraz stresli ve yoğun tempolu bir hayatınız olmak zorunda oluyor.

Seni heyecanlandıran fakat paylaşmadığın global iş birlikleri gelecek mi?

Evet global bir iş birliği daha gelecek ancak maalesef şu an ismini açıklayamıyorum. Takipte kalın.

Sosyal çevrende dünyaca ünlü bir çok moda tasarımcısı ve sosyal medya etkileyicisi görüyoruz. Bu yurt dışı bağlantılarını kurmayı nasıl başardın?

Önce Milano sonra Şangay’da eğitim aldığım bir süreç oldu. Hayatımın 10 yılını Türkiye’nin dışında geçiren biri olarak zaten üniversite döneminden birçok arkadaşım vardı. Ayrıca hem ailemin hem benim çok sosyal olduğumuzu söyleyebilirim. Ailemin hala bir kısmı Asya’da yaşıyor. O kişilere bağlantı olarak bakmıyorum, bu insanların hepsi benim vakit geçirmekten hoşlandığım, duygularımı paylaştığım, ailem gibi gördüğüm yakın arkadaşlarım.

Tasarımlarını isimlendirirken nasıl karar alıyorsun?

Bazen bakar bakmaz zaten tasarım kendi ismini veriyor. Bazılarına da ilham aldığım referansları kullanıyorum. Shalimar, Wallis, Windsor, Kelly, Botticelli ve Jaipur gibi.

Kişisel birikimlerinin ve aile mirasının mesleğine katkıları neler oldu?

Sanat insanı her alanda çok besleyebilen kavram. Güzel müzikler dinleyip, sanat eserleri gördükçe; hoş sohbetler yapıp, etkileyici kitaplar okudukça insanın duyuları o şekilde gelişiyor. Ailemin de bana küçük yaşlarda bunları tanıtması bana çok büyük bir ayrıcalıktı.

Hayatının dönüm noktası, “hayatım işte tam o anda değişti” dediğin anı merak ediyorum.

Hepimiz metamorfoz yaşamaya çok müsaitiz. “Hayatım o anda değişti” dediğim tek bir an olmamakla birlikte, birçok an oldu. Kariyer anlamında cevap verirsem bazı önemli anlar:Vogue İtalya’da Yeni Yetenekler’e seçilmek, Bergdorf Goodman, Net- a-Porter ile çalışmak. Aquazzura ve Guerlain iş birlikleri markanın önemli anlarından diyebilirim.

Kendi giyim tarzını nasıl tanımlarsın?

Giyim tarzım aslında kendim gibi; Klasik, renkli, eklektik, şahsına münasır ve cesur diyebilirim.

Giyim tarzında ilham aldığın isimler var mı?

Brigitte Bardot’un gençliği, Jackie O., Maria Callas giyim tarzından ilham aldığım bazı kadınlar.

En tercih ettiğin takı nedir?

Yüzüklerim ve piercing’lerim olmadan evden çıkmıyorum.

Sence takı kullanımında kadınların düştüğü en büyük yanlış nedir?

Bence takı kullanımında ya da giyimde bir kural veya bir sınır yok. Bazen benim gözüme iyi gözükmeyen bir takı kullanımı, o gün o kadını çok iyi hissettirmiş olabilir. Ayrıca bence mücevher, özellikle insanların özel günleriyle bağdaştırdığı bir kategori ancak hayatın her anı özel bir an. “Özel günler” için saklanan takıları dolaplarından çıkarsınlar ve kendilerini iyi hissetmek istedikleri her an taksınlar.

Hangi ikonik mücevhere ya da koleksiyona sahip olmak isterdin?

Jaipur Maharaja’sının mücevherlerine sahip olmak isterdim.

Sonsuza kadar tek bir renk ve lüks marka giymen gerekseydi bu ne olurdu?

Tek bir renk siyah, tek marka ise eski Yves Saint Laurent.

İşlerine hayranlık duyduğun bir mücevher markası veya tasarımcısı var mı ?

Venedik’ten Codognato.

Takılarımızı nasıl muhafaza etmeliyiz? Bize verebileceğin öneriler var mı?

Takıları muhafaza etmenin en iyi yolu (ben de görünüşünü sevmediğim için böyle muhafaza etmiyorum ama) hava almayan ziplock çantalarda saklamak. Onun dışında kendi orijinal keselerinde ve kutularında nem almayan kuru bir yerde saklamak bence en iyisi.

Hobilerin nelerdir ?

Spor, dans etmek, klişe olacak ama kitap okumak ve çalma listeleri hazırlamak.

Ruhuna en iyi gelen şey nedir ?

Ailemle ve ailem saydığım yakın arkadaşlarımla kaliteli vakit geçirmek.

Begüm Kıroğlu’nda ‘dinlendim’ kelimesinin açılımı nasıldır ?

Dolce far niente!

Yıllardır yapmaktan vazgeçmediğin, yararını gördüğün güzellik rutinlerin nelerdir?

Su içmek, istisnasız her gün yüzümü temizlemek ve bol bol nemlendirici kullanmak.