Bakım Sırları

Röportaj: Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Hilal Gökalp

18 yıldır dermatoloji alanında çalışmalar sürdüren Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Hilal Gökalp, önceliğinin her zaman deri kalitesini doğal bir şekilde arttırmak olduğunu belirtiyor. Güzellik dünyasında cilt yaşlanma hızını azaltan gelişmelerin yaşandığının müjdesini veren Gökalp, genç görünümün sırlarını paylaştı:

  • Bize biraz kendinizden bahseder misiniz ? Danışanlarınız sizi en çok neden tercih ediyor ?

18 yıldır Dermatoloji alanında çalışan bir hekimim. Önceliğim her zaman deri kalitesini doğal bir şekilde artırmak olduğu için sanırım hastalarım kliniğimi tercih ediyor. ‘Hastalık yoktur, hasta vardır’ mottosunu benimseyip her bir hastamın öncelikle neye ihtiyaç duyduğunu detaylı bir şekilde anlatıp, abartıdan uzak, daha iyi bir cilt kalitesine ulaştırmak hedefim. Ayrıca bu durumun uzun yıllar devam etmesi için belli aralar ile onları görüp gerekli uygulamaları yapıp, her hastama cilt yapısına-problemine uygun cilt bakım rutini muhakkak tavsiye ederim.

  • Esthederm ile yolunuz nasıl kesişti?

Ağırlıklı olarak estetik uygulamalarla ilgilenen bir dermatolog olarak günümün çoğu cilt kalitesini artırmak isteyen hastalarımla geçiyor. Tabi bu biz dermatologların da asıl amacı. Herhangi bir deri hastalığı varsa onu tedavi etmek ve cildimizin yaşlanma bulgularını azaltıp bunu uzun yıllar devam ettirebilmek. Günümüz, belki de insanoğlunun cilt kalitesine en yoğun odaklandığı dönem. Bunun için her geçen gün yeni bir tedavi protokolü ortaya çıkıyor. Ancak bu protokollerin belli bir etki süresi var. Elde ettiğimiz güzelliğin, cilt kalitesinin daha uzun süre devam edebilmesi için dermatolojik olarak test edilmiş evde kullanabileceğimiz ürünlere ihtiyacımız var. İşte bu noktada yollarımız Esthederm ile kesişti. Dermatolojik olarak test edilmiş, bilimin ışığında geliştirilen ve her cilt yapısı için özel aktif maddelerin kullanıldığı geniş ürün spektrumu ile elimi daha güçlü kılıyor. Yani hem kendim için hem hastalarım için, uzun yıllardır Esthederm ürünleri ile mutlu bir birlikteliğimiz var.

  • Kozmetik ürünler kullanarak cildin genç kalmasını sağlayabilir miyiz, yoksa genetik faktörlerin rolü daha mı önemlidir?

Genetik faktörlerin cilt yaşlanmasındaki rolü %20’lerde. Bu oran tabii ki önemli bir oran. Ancak çevresel faktörler ki bunlar içerisinde ana role sahip güneş ışınlarının etkisi büyük. Güneş ışınları, hücre DNA’sı ve protein yapısında yaptığı oksidan etki ile hücrenin yapısını bozar. İşte tam da bu noktada dermokozmetikler içerisinde özellikle antioksidanların önemi ortaya çıkıyor. Yani aslında genetiğimiz çok parlak olmasa bile erken yaşlardan itibaren düzenli güneş koruyucu ve antioksidan kullanımı ile anne-babamıza göre çok daha iyi yaş alabilir, yaşımızın daha iyisi olma yolunda ilerleyebiliriz.

  • Cilt bakım ürünlerindeki bazı bileşenlerin ciltte irritasyon veya alerjik reaksiyonlara neden olabileceği bilinmektedir. Siz bu tür bileşenleri nasıl tespit ediyor ve danışanlarınıza hangi alternatifleri öneriyorsunuz?

Cilt bakım ürünleri o kadar geniş bir konu ki. Cilt bakım ürünlerini şurada özetlemek istesem en az 3 sayfa daha uzatırım bu sorunun cevabını Her cildin ihtiyacı aynı değildir ya da aynı konsantrasyonda değildir. “Arkadaşıma çok iyi gelmiş, o yüzden bana da iyi geleceğini düşündüm.” demek, sonrasında alerji-tahriş-leke-pigment kaybı-ciltte incelme-kıllanma gibi birçok problem ve pişmanlık olabilir. Tabii bu aktif maddeleri, bunların etkilerini, yan etkilerini, yan etki geliştiyse düzeltmenin yollarını cildin uzmanı olarak biz dermatologlar biliyoruz ve kişiyi muayene edip gerekirse özel ışıklar ile değerlendirip hangi ürün veya ürünlerin uygun olduğuna karar veriyoruz. Kişinin ihtiyacına göre hyaluronik asit, A-C-E vitamini, retinol ve türevleri, resveratrol, niasinamid, sitrik asit, AHA, BHA, salisilik asit, glikolik asit, laktik asit, ferülik asit, propolis, hidrokinon, arbutin, traneksamik asit, seramid içeren ürünler ve daha birçok aktif maddeyi, değişen konsantrasyonlarda ve değişen kullanım sıklığında önerebiliyoruz. Bu ürünlerin bir kısmını yaz aylarında kullanmıyoruz. Kişinin cildi hassas, kızarık ve kuru ise soyucu etkili ürünleri tercih etmiyoruz.

  • Kozmetik sektörünün gelecekte derinin yaşlanma hızı ve cildin genç kalması üzerinde nasıl bir etkisi olacak? Sektörde hangi trendleri bekliyorsunuz?

Kozmetik sektörü belki de hiç olmadığı kadar yoğun. İyi görünme isteği insanoğlunun yaradılışında var. Bununla birlikte sosyal medyanın etkisi ve insan ömrünün uzaması gibi daha birçok sebep bu isteği gözle görülür oranda artırdı. Bu da kozmetik sektörünün daha ilerlemesi demek. Yaşlanmayı önleyecek (senolitik) tedaviler için dünyanın sayılı zenginlerinin büyük yatırımlar yaptığını biliyoruz. Ancak bu gelişmeler için ya da en azından bizim haberdar olmamız için bir süreç gerektiğini biliyoruz. Ama günümüzde cilt yaşlanma hızını azaltan güzel gelişmeler mevcut.

  • Düzenli olarak kullanılan hangi kozmetik ürünleri cildimizin daha sağlıklı ve genç tutmamıza yardımcı olur?

Cildin ihtiyacına göre özellikle retinol, C vitamini, hyalüronik asit ve son dönemin en dikkat çeken gelişmesi proteom koruması cildin yaşlanma bulgularını belirgin oranda azaltan kozmetik ürünler. Bunlar içerisinde retinol özellikle kış aylarında ve gece kullanılmalıdır. C vitamini kuru-normal-yağlı cilt yapısına göre % 10-20 konsantrasyonlarda kullanılabilir. Hyalüronik asit özellikle nemsiz-kuru-hassas ciltlerde tercih edilmelidir. Proteom yapısını koruyan serumlar ise her cilt tipi için uygundur ve her mevsim kullanılabilir.

  • Anti-aging etkisi olan kozmetik ürünlerinde en etkili içerikler hangisidir?

Antiaging etkisi en etkili içerikler başta A vitamini türevi retinoidler (örn;retinol) olmak üzere C vitamini, E vitamini, hyaluronik asit ve çeşitli peptitler olarak sıralanabilir. Tabii bu içeriklerin etkinliği konsantrasyonu ve stabilitesi gibi birçok faktörden etkilenir. Ayrıca kişinin cilt yapısına göre tercih ettiğimiz formlar değişir.

  • Dermokozmetik ve kozmetik ürünler arasındaki fark nedir?

Dermokozmetik, dermatolojik olarak test edilmiş, cilt bozukluklarını giderme-düzeltme konusunda da yardımcı olan ve eczanelerde satışı olan ürünlerdir. Daha yüksek konsantrasyonlarda aktif madde içeriğine sahip olup ilaç ile kozmetik arasında yer alan ürünlerdir. Cilt kalitesini artırmaya destek olurken, mevcut akne, leke, roza, hassasiyet, kızarıklık, egzama gibi birçok cilt bozukluğunda medikal tedavilere destek olur, etkinliğini artırabilir. Dolayısıyla tercih ettiğimiz ürünlerdir. Kozmetik ürünler ise daha çok cildin dış yüzeyine etki eden ürünlerdir. Örneğin çeşitli temizleyiciler ve kapatıcılar gibi mevcut cilt problemine yönelik olmayıp sadece dış yüzeyi etkiler.

  • Cilt yaşlanmasını önlemek için beş öneri verebilir misiniz?
  1. Erken yaşlardan itibaren cilt yapınıza uygun güneşten koruyucu kullanın. Derideki yaşlanma bulgularının neredeyse % 80’inin güneş ışınlarından kaynaklandığını unutmayın.
  2. Ani kilo alıp vermeyin. Kilonuzun stabil olmasına dikkat edin. Ani kilo alıp vermeler genç yaşlarda bile elastikiyetinizi bozup sarkmalara yol açacaktır.
  3. Bir hayat yaşıyoruz. Dahası yok. Onu da stresi azaltıp anı yaşayarak geçirelim. Stres hormonları maalesef bir diğer yaşlandıran faktör.
  4. 30’lu yaşlar itibariyle hiçbir sorununuz olmasa bile antioksidan (cilt yapınıza uygun) kullanımına başlayın.
  5. Cilt kalitesini artıran uygulamalardan (altın iğne, çeşitli lazerler, mezoterapiler, vs) korkmayın. Tıbbın nimetlerinden en doğal şekilde faydalanın.
  • Ciltte yaşlanmayı ilk gösteren bölge neresi oluyor?

Özellikle göz çevresi, boyun ve ellere dikkat. Çoğu kişide cilt yaşlanması ince çizgiler ve kırışıklıklar olarak göz çevresinde gözlenir. Bir diğer bölge ise boyun. Bazı kişilerde çok erken yaşlarda bile genetik ve yapısal özelliklere bağlı olarak boyunda çizgiler ve elastikiyet kaybı gözlenebiliyor.  Özellikle kilo alıp vermeler elastikiyeti daha da bozuyor. Yine genetik faktörler ve güneşe mazur kalmak ile orantılı olarak ellerde volüm kaybı ve kırışıklıklar erken yaşlarda gelişebilir.

  • Güneş ışınlarının cildimizin yaşlanmasındaki rolü nedir?

Her ne kadar güneş hayatın kaynağı olsa da, güneş ışınlarının deri yaşlanmasındaki rolü iyi bilinmektedir. Derimiz genetik ve çevresel faktörlere bağlı olarak yaşlanır. Genetik faktörler, yaşlanmanın yaklaşık % 20’sine katkıda bulunurken, çevresel faktörler % 80 gibi yüksek oranlarda yaşlanmaya neden olur. Çevresel yaşlanmanın ise en büyük sebebi güneş ışınlarıdır. Güneş ışınları zaman içerisinde deride incelme, kuruluk, lekelenme, kırışıklık, kılcal damarlarda artış, gözeneklerde belirginleşme, elastikiyet kaybı ve sarkma gibi birçok yaşlanma belirtisine neden olur.

  • Dermokozmetik sektöründe yaşlanmaya yönelik son dönemin trend tedavi yöntemleri nelerdir?

Günümüzde yaşlanmayı tamamen önleyebilecek, durdurabilecek bir teknoloji yok. Ancak cildin yaşlanma hızını azaltıp, deri kalitesini artıran yenilikler mevcut. Son yıllarda en dikkat çeken gelişme ise cildin protein yapısını koruyan serumlar. Uzun yıllar süren genetik çalışmaların sonunda cildin tüm protein yapısını yani proteomunu koruyarak hasar gören DNA’sının da onarılabileceği gösterildi. Doğadaki en güçlü mikroorganizmalardan ve onların yoğun ısı-ph-radyasyon karşısında nasıl canlı kaldıklarından yola çıkarak keşfedilen proteom hakikaten umut veren bir gelişme. Kısacası proteom korunmasıyla sadece antioksidan etki sağlanmıyor, aynı zamanda hücreler fiziksel olarak da güneş ışınları ve ısı değişiklikleri gibi dış faktörlerden korunabiliyor. Yani artık yüksek antioksidan etki, DNA onarımı ve fiziksel korumanın birlikteliği ile cildin yaşlanma hızını ve mevcut yaşlanma bulgularını çok daha belirgin oranda azaltmak mümkün.