Kadın Dünyası

40’lar Kulübü

Merhaba ben Burcu. 40’lı yaşlarda hayat, bazen karmaşık, bazen tatlı sürprizlerle dolu. Bu köşede 40’lı yaşların kendine özgü ritmini, moda seçimlerinden aşk maceralarına, arkadaşlık ilişkilerinden günümüzü güzelleştirecek keyifli anlara dokunacak ve sizlerin de katkılarıyla yaşanmışlıkları konuşacağız.

Hazırsanız, 40’lı yaşların tüm renklerini keşfetme yolculuğuna birlikte çıkıyoruz!

40’lı yaşlarında bir kadınsan

Artık 30’lu yaşların o telaşlı koşuşturması geride kaldı. İş, güç, kariyer, sosyalleşme, tanışmalar, sevmeler, ayrılıklar, barışmalar, evlilikler, boşanmalar… Hepsi bir film şeridi gibi geçti gitti. Ve şimdi, 40’lı yaşlarındaysan, kendinle daha barışık, daha farkında, daha “ben” olduğun bir dönemin eşiğindesin.

“40’a özel bir kutlama yapmalıydın.” diyenlere aldırmıyorsun. Çünkü sen artık yaş almanın değil, olgunlaşmanın, dinginleşmenin kutlanacak bir şey olduğunu biliyorsun. Pasta üzerindeki mumlardan çok, içindeki ışığın ne kadar güçlü yandığına bakıyorsun.

Eğer 40 yaşında ve bekarsan, ister hiç evlenmemiş, ister evliliğini geride bırakmış ol, seni anlamadan yargılayan o meraklı bakışlara çoktan alışmışsın, “Aa tatlım, yumurtalarını dondurmuşsundur umarım?” diye başlayan cümleleri tebessümle geçiştiriyorsun artık. Çünkü biliyorsun: hayatta her şeyin bir zamanı var, ama o zaman takvime göre değil, içsel bir olgunluğa göre gelir. Bazen “akışa bırakmak”, alınabilecek en cesur karardır. Ve sen, bu kararı vermiş olmanın huzurundasın.

Bir zamanlar “genetiğim sağlam” diyerek geçiştirdiğin sporlar, “vakit yok” bahanesiyle ertelediğin yürüyüşler… Şimdi hepsi sana bir şey hatırlatıyor: bedenine iyi bakmak bir görev değil, bir teşekkür biçimi. Ruhun kadar bedenini de dinlemeyi öğreniyorsun.

Ve evet, o meşhur dating app’ler… Artık filtrelere takılmaya başladığın yaşlardasın. Ortak paydada buluşabileceğin partner adaylarının sayısı az; çoğu hala başka hayaller peşinde. Ama bu seni karamsar yapmıyor. Aksine, seni daha farkında biri haline getiriyor. Pandemiden sonra izole hayatlarımıza bir parça neşe, biraz da umut katan bu uygulamalara iyi ki diyoruz yine de. Belki aradığın büyük aşkı değil, ama kendini yeniden keşfetmenin eğlenceli yollarından birini sunuyorlar sana;)

40’lı yaşlar, artık “Ben kimim?” yerine “Ben kim olmak istiyorum?” sorusuna cevap aradığın yaşlar oluyor. Bazen sessiz bir sabah kahvesinde “Artık istemiyorum.” diyebilme cesaretini veriyor.

Bedeninle de barışıyorsun bu yaşlarda. Ve bu, gençliğin coşkusundan çok daha derin bir özgürlük.

Dostlukların da dönüşüyor; artık sohbetin değil, sessizliğin paylaşıldığı ilişkilerin değerini anlıyorsun. Enerjini emenleri çemberinin dışına ittiğin, yanında kalanların gerçek olduğunu bildiğin yaslardasın. Azaldıkça çoğaldığını hissedebilirsin.

Ve korkuların… Onları yenmiyorsun artık, onlarla el sıkışıyorsun. Değişimden, yalnızlıktan, zamandan korkmamayı öğreniyorsun. Çünkü bilirsin: kabullenmek, en büyük cesarettir.

Bir zamanlar imrenerek baktığın “mutlu çiftlerin” bazılarının sahne arkasıyla da tanıştın. Evli yada ilişkide olup “Senin yerinde olmak vardı.” diyenlere yine gülümseyip geçiyorsun. Çünkü herkes kendi seçimlerinin bedelini yaşıyor. Seninki, konfor alanının dışına adım atmak ve kendi hikayeni yazmak oldu. Ve evet, bu cesaretle gurur duyuyorsun.

Evlilik, çocuk, ikinci çocuk… Toplumun çizdiği o görünmez “yapılacaklar listesi”nin aslında ne kadar anlamsız bir zincir olduğunu fark ettin. Artık bir planın değil, bir hayatın var. Kendi ritminde, kendi kararlarınla.

Ve o uzun yıllar boyunca mesai saatlerine sığdırmaya çalıştığın hayat, artık daha özgür. Tatiller senin için gerçekten “tatil” artık; yeni tatlar, yeni şehirler, yeni sen. Eskiden fark etmediğin detaylar şimdi sana huzur veriyor; bir sokak müzisyeninin melodisi, gerçekten içine çektiğin deniz kokusu, tek başına kaldırabildiğin bir kadeh, sadece kendine ve geleceğine, vesaire vesaire…

40 yaşında bir kadınsan; çocukken, gençken, ergenken yaptığın tüm huysuzlukları artık tebessümle anıyorsun. Zamanın aslında bir yarış değil, bir yolculuk olduğunu biliyorsun. Hayatına anlam katan insanlarla geçirdiğin anların değerini hiç olmadığı kadar biliyorsun. Anne-babanla, dostlarınla geçirdiğin zamanın kıymetini, her geçen yıl biraz daha derinden hissediyorsun.

Özetle;

40 yaşında kadınsan,

Artık hayata yetişmeye değil, hayatla yürümeye başlıyor, en büyük gücün kendin olduğunu biliyor, artık hızla değil, anlamla yaşıyor, korkmadan değişmeye, değiştikçe güzelleşmeye başlıyorsun.

Keşkelerden çok “iyi ki”lerin arttığı, sadeleştiğin ama derinleştiğin, yaş aldıkça güzelleştiğin nice yıllara…

Fotoğraf: Burcu Ergin @burcu_ergin

İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>>> Tokyo’da sakin bir gün

Marie Claire Bülten

Stil ve düşüncenin buluştuğu bu evrende; sezonun öne çıkan görünümleri, radarımıza giren kitaplar, editörden notlar ve kültürel dünyamıza heyecan katan detaylar e-posta kutunda seni bekliyor. Marie Claire evrenine katıl, kendine iyi gelenleri kaçırma.