Sinema & TV

Dijitalleşme medya iktidarını dönüştürüyor mu? Colbert örneği ve The Late Night Show’un perde arkası

The Late Night Show’lar 1950li yıllarda yayın hayatına başlamasından itibaren neredeyse hepimizin hayatına dokunmuş bir format dersek yalan olmaz. Ülkelerin kendi kültür ve eğlence dinamiklerine göre uyarladığı gece kuşağı programları aynı zamanda bir neslin bu sektöre karşı beslediği merakı da tatmin ediyordu. Ancak günümüzde hap içeriklerin artması ve giderek azalan dikkat sürelerimiz gece kuşağı programlarına bakışımızı da biçimlendirdi. Bu da en kült içeriklerin bile önünü kapamaya başladı. Geçtiğimiz günlerde de CBS yeterince gelir elde edememesi sebebi ile Stephen Colbert’ın sunduğu The Late Night Show’u 2026 yılında bitireceklerini açıkladı.  

dijitallesme-medya-iktidarini-donusturuyor-mu-colbert-ornegi-ve-the-late-night-showun-perde-arkasi

@colbertlateshow

Pazarlanan ulaşılamaz personalar

Formatın oluşum sürecinin derinine indiğimizde aslında günümüz medyasında neden yer bulamadığına dair önemli ipuçları elde edebiliyoruz. Hollywood’un bir pazarlama stratejisi olarak yarattığı “star system” aslında günümüzde şöhret olarak tanımladığımız kelimenin çıkış noktası. Oyuncular yalnızca birer karakter değil, aynı zamanda ulaşılmaz bir persona olarak pazarlanıyordu. İzlediğimiz oyuncuların oynadıkları filmde sergiledikleri performansın ilerisine taşımamız ve merak etmemiz hedefleniyordu. Bunun sonucunda ise amaç hiyerarşik ve üzerinden kazanç elde edilecek bir medya ve eğlence sisteminin oluşmasıydı. Seyircinin bu parıltılı ve havalı isimlerin perde arkasına dair duyduğu merak da sistemin sürdürülebilirliğini besliyordu. The Late Night Show’lar ise bu sistem ile el ele yürüyerek hem kültürel ikon üretimine destek oluyor hem de mizahi bir dil ile harmanlanmış bir içerik sunarak seyircileri tatmin ediyordu. Çünkü bu yıldızları ulaşılabilir ve insani görebildiğimiz tek platformdu.

Ancak günümüzde sosyal medyanın tanınmış kişiler üzerinde yarattığı şeffaflık büyük oyunu bozdu diyebiliriz. Çünkü insanlar artık merak ettikleri kişilerin hayatlarını bu programlar aracılığıyla değil sosyal platformlar ile daha bile yakından takip edebilmeye başladılar.

Arka planda kimler var?

Arka planını göremediğimiz medya dinamikleri günümüzde de aynı şekilde ancak farklı formlarda devam ediyor. Colbert’ın iptal edilen programı sadece ekranlardan eksilen bir talk show değil, medya sektöründeki güç dengeleri sebebiyle alınmış karmaşık bir yapısal karar. CBS, bağlı olduğu Paramount’un Skydance Media’ya satış sürecinde. Skydance ise Trump ile yakınlığıyla biliniyor. Tam da bu dönemde Colbert, CBS’in Trump ile vardığı uzlaşmayı canlı yayında açıkça “rüşvet gibi” nitelendirerek hicvetti. Üstelik kendi kanalının ticari ilişkilerini hedef alarak. Bu “cüretin” ardından iptal kararı yalnızca zamanlama açısından değil, mesaj açısından da çok şey söylüyordu.

Her ne kadar iptal kararı için ekonomik gerekçeler sunulsa da ekranlardan köklü bir programın bu kadar hızlı silinebilmesi bizi üzerinde düşünmeye itiyor. Günümüz basın özgürlüğüne vurulan darbelerde politik spekülasyonlar bizi her ne kadar şaşırtmasa da isimlerini en aktif duyduğumuz ve belki de en güçlü olarak adlandıracağımız şirketlerin perdelerini aralayıp arka planları hakkında fikir sahibi olmamıza yardım etti. Dedikodular doğru ise Colbert’ın hicvi pahalıya patladı da diyebiliriz.

Pek de kapsayıcı olmayan kadro

The Late Night Show’lar beyaz ve erkek sunucu seçimleri, kadınların yeterince yer bulamaması ve zaman zaman yapılan anti-kapsayıcı şakaları ile zaten yeni nesil tarafından oldukça mercek altındaydı ve ilk tercih olmaktan çıkarılmıştı. Ancak kuvvetli yapım şirketlerine sahip bu içerikler bile günümüz dinamiklerinde basın özgürlüğü ile sınanmaktan maalesef ki kaçamıyor.

Ama hiç unutmamalıyız ki dijitalleşmenin en büyük keşiflerinden biri dijital ayak izi ve yaptığımız hiçbir espri tarihten silinmiyor. Mizah her ne kadar anlık gözükse de etkisi kalıcıdır. Dijital dönüşüm büyük bir yankı uyandırabilir, talk show’lar bitebilir, programlar iptal edilebilir ama yapılan her hiciv, atılan her laf bir şekilde kayıt altında kalıyor. Bu kayıtlar ise geleceğin medya kültürünü şekillendirecek en güçlü veri tabanı. Bugün Colbert’in susturulması bir formatın sonu gibi görünebilir ama asıl mesele, hangi sözlerin hala yankılanmaya devam ettiği. Yeni nesil, hem dijital hafızada hem kolektif bellekte bu yankıyı büyütecek kadar güçlü ve bilinçli.

Fotoğraflar: Marcus Middleton @marmiddletonphoto

İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> Pamela Anderson ve Trump üzerinden bir analiz: Rebranding konsepti

Marie Claire Bülten

Stil ve düşüncenin buluştuğu bu evrende; sezonun öne çıkan görünümleri, radarımıza giren kitaplar, editörden notlar ve kültürel dünyamıza heyecan katan detaylar e-posta kutunda seni bekliyor. Marie Claire evrenine katıl, kendine iyi gelenleri kaçırma.