Terminal Kadıköy, İstanbul’un müzik sahnesine yepyeni bir soluk getirdi. Paribu Art’ın ev sahipliğinde gerçekleşen Bu Festival Bizim, ulaşım kolaylığıyla başlayan, ritmini ve enerjisini şehirle paylaşan bir deneyim sundu. Avrupa’daki benzer örnekleri andıran bu yeni festival alanı; yeme-içme durakları, tasarım dükkanları, eczanesi ve dinlenme alanlarıyla tam anlamıyla bir sosyalleşme merkezi. Konserler başlamadan önce bile mekanın içinde vakit geçirmek keyifliydi. Kapalı bir festival olmasına rağmen, dışarıdaki hayatla bağını koparmadan bir bütünlük yaratmıştı.
Festival alanı Paribu Art’a adım attığınızda sizi karşılayan atmosfer, tipik “Hangi standa önce gitmeliyim?” telaşından uzaktı. Bu Festival Bizim, enerjisini bağıran bir coşkudan değil, yapılandırılmış ve dingin bir müzik akışından alıyordu.
Sanatçıların arka arkaya sıralandığı programda yaklaşık 20 dakikalık aralar, seyircilerin nefes almasına, içki ya da sigara molası vermesine olanak tanıyordu. Bu molalar, sahneler arasında sigara içmek için çıktığımız bahçede küçük bir sosyalleşme alanı yaratmıştı.
Genç kitle, festivalin estetiğini kendi tarzıyla tamamlıyordu. Ancak “sanatçı gibi giyinme” kültürü burada yerini daha sade bir görünüme bırakmıştı. Bunun nedeni, sahne alan müzisyenlerin belirgin bir imaj çizmemesi de olabilir. Yine de, festival ruhunu destekleyecek merch alanının sınırlı oluşu; yalnızca birkaç sticker, anahtarlık, tişört ve tote bag’le yetinilmişti. Festivalin hafızalarda yer almasına yardımcı olması adına büyük bir eksiklikti. Paribu Art’ın içinde el yapımı ürünler, farklı yiyecek alternatifleri ya da oyun alanlarının yokluğu, kapalı mekan festivallerinin kronik problemini burada da hissettirdi. Eğer alana erken gelmemiş ve Terminal Kadıköy’ü keşfedemediyseniz, yemek için çok fazla vaktiniz yoktu.

Soft Analog’un seti, teknik prodüksiyon anlamında dikkat çekiciydi. Işık tasarımı sahneyi büyütürken, zaman zaman doğrudan seyircinin gözünü hedef alan ışıklar rahatsız edici bir yoğunluk yarattı. Buna karşın ses sistemi olağanüstüydü. Her sanatçıda vokaller net biçimde duyuluyor, dinleyiciyle arada hiçbir perde kalmıyordu.
Sahne arkasındaki LED ekranların ise daha yaratıcı kullanılabileceği açıktı. Her parça için yeni bir görsel deneyim yaratma potansiyeli varken, bu imkanın tam olarak değerlendirilmemiş olması üzücüydü.
Aleyna Tilki: Kazanılmış haklar, sinerji ve yüksek stil
Festivalin duygusal ve görsel zirvesi, Aleyna Tilki’nin performansıydı. Uzun süredir beklenen, yayınlamak için hukuksal ve psikolojik eforlar harcanan ilk albümü Kırlar’dan parçaların yanı sıra Türkçe rock klasikleriyle setini tamamlayan sanatçı, seyirciyle benzersiz bir kolektif enerji yarattı.


Uzun süredir herkesin tüm set liste bu kadar hakim olduğu bir kalabalık görmemiştim. Seyircinin Aleyna’ya çok fazla eşlik etmesi ve sanatçının yeni şarkıların bile ezberlenmiş olmasına çok sevindiğini dile getirmesi kolektif bir ruhun içinde bulunduğumuzun en büyük kanıtıydı. Aleyna’nın sahne kıyafeti de performansı kadar özenliydi: modern çizgiler, iddialı bir duruş ve dikkatli bir stil anlayışı.
Ancak görsel şov, kapalı alanda riskli tercihler içeriyordu. Alev ve duman efektleri sahneye etkileyici bir hava katarken, kısa süreliğine ortamı duman ve kokuyla doldurarak konforu azalttı. Yine de bu sahne, gecenin hafızalara kazınan anıydı.
Festivalin en zayıf halkası, Ana sahnenin yer aldığı mekan konforu en büyük hayal kırıklığını yarattı. Belli bir süreden sonra mekan çok havasız oldu ve sıcaklık bastı. Dansla birlikte artan vücut ısısı üzerine eklenen bu havasızlık, sürekli olarak kafamda acaba bir dışarı çıkıp hava mı alsam ikilemi yarattı. Buna rağmen dansa – müziğe odaklanıp keyif almaya çalıştım ve performansların bitimine kadar bekledim.
Festivalden kalanlar
Üç gün boyunca süren Bu Festival Bizim, Aleyna Tilki ve Soft Analog’un yanı sıra Σtella, Nubiyan Twist, Saliah, Greentea Selecta, 2 MUCH!, Melis Karaduman, Göksu, Dream Wife, The Space Lady, Sren, MAY, Shangri La, Sıla Argun ve Okay Kaya gibi isimleri ağırladı.
Festival, İstanbul’un sonbahar kültür takvimine çok sesli rengarenk bir müzikal ünlem işareti bıraktı. Terminal Kadıköy’ün sunduğu sosyal ve ulaşım kolaylıkları, Anadolu yakasındaki etkinlik eksikliğini büyük ölçüde giderdi. “Bu Festival Bizim” yeni mekanında, sadece bir konser dizisi değil; müziğe, sosyalleşmeye ve şehre aynı anda yer açan bir kentsel nefes alanı hissi yarattı.
Fotoğraflar: Emre Keskin @emreksksn
İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> 2026 Grammy sezonu başladı