Ayvalık Uluslararası Film Festivali 16 Eylül’de başlıyor. 16-21 Eylül arası bir hafta devam edecek festival yerli ve yabancı film seçkisi, dört farklı sinema salonu ve bir amfi tiyatro ile Ayvalık’ta harika geçecek bir hafta sunuyor. Soğuklar, yaprakları dallarından düşürüp sarartan sonbahar başlamadan son çıkış olan festivalde görmeyi en heyecanla beklediğim üç yerli üç uluslararası filmi sizin için seçtim.
İki film arasında Ayvalık sahillerinde görüşmek üzere!

İçindekiler
Yerli filmler
Saykoterapi: Bir Seri Katil Hakkında Yazmaya Karar Veren Yazarın Sığ Hikayesi – Tolga Karaçelik
Bir yazar, kariyerinde çıkış yakalamak için bir seri katilin hikayesini yazmaya karar verir. Ancak yazdıkça gerçek ile kurmaca arasındaki sınırlar bulanıklaşır. Film, edebiyat, medya ve suçun nasıl metalaştığını kara mizahla sorguluyor. İzleyiciye “hikaye kime aittir?” sorusunu sorduran bir meta-anlatı.
Uçan Köfteci – Rezan Yeşilbaş
Küçük bir Anadolu kasabasında, köfte yaparken bulduğu sıra dışı yöntemlerle ünlenen bir adamın hikayesi. Başta komedi gibi ilerleyen film, kasaba halkının bu “uçan köfteci” etrafında kurduğu mitler aracılığıyla toplumsal hafızayı ve taşra gerçekliğini sorguluyor. Gerçeküstü öğeler ile taşra mizahı iç içe.
Biz Radyoyu Çok Sevdik – Özden Çankaya & Cem Hakverdi
Türkiye’de 20. yüzyılın ortalarından itibaren radyonun gündelik hayattaki yerini anlatan nostaljik bir belgesel. Radyo programlarının aile içi kültürü, mahalle yaşantısını ve toplumsal değişimleri nasıl şekillendirdiğini tanıklıklarla ortaya koyuyor. Aynı zamanda bireysel hafızalarda radyonun nasıl bir “sesli arşiv” işlevi gördüğünü de işliyor.
Uluslararası filmler
Sentimental Value – Joachim Trier
Oyuncu bir annenin ve onun sanatçı çocuklarının karmaşık ilişkileri üzerinden aile bağlarını, kırgınlıkları ve sevginin biçimlerini sorgulayan dramatik bir film. Annenin ölümünden sonra yönetmen babaları, çocukların da oynadığı bir film çekmek ister ve hayatta iki farklı yolu seçmiş olan kız kardeşlerin seçimleriyle ve birbirleriyle yüzleşmesi gerekir. Hem mizahi hem de duygusal tonlarıyla Joachim Trier filmi.
Dreams – Dan Johan Haugerud
17 yaşındaki Johanne’nin Fransızca öğretmenine duyduğu aşkı yazıya döktüğü itiraflardan fazlasıyla etkilenen annesi ve büyükannesinin bu zor durumda yaşadıklarını izliyoruz. Johanne’nin ustalıkla ilk aşk, ergen cinselliği ve bağlılık üzerine yazdığı metinler annesini ve büyükannesini kendi hayatı, hayalleri, yaşantıları ve gerçekler üzerine düşündürüyor.
The Mysterious Gaze of the Flamingo – Diego Céspedes
1980’lerde Pinochet diktatörlüğü döneminde Şili’de geçen film, gençlerin bedenlerini ve kimliklerini keşfedişini anlatıyor. Bir kasabada dolaşan söylentiler, cinsellik, korku ve büyüme hikayesi iç içe geçiyor. “Flamingo bakışı” metaforu, hem toplumsal gözetimi hem de ergenlikteki kırılganlığı simgeliyor. Atmosferi şiirsel, yer yer gerçeküstü bir anlatı kuruyor.
Fotoğraf: Ayvalık Uluslararası Film Festivali @ayvalikff / Unsplash
İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> Sinema emekçileri Filistin için birleşti: Soykırıma karşı Film Workers for Palestine