Bir elimizde kahve, diğer elimizde telefon… Parmaklarımız istemsizce ekranda dolaşıyor. Birkaç tık sonra kendimizi hiç tanımadığımız bir kadının 2017 yazında çekilmiş bir fotoğrafına bakarken buluyoruz. Arkadaşlarımızdan biri içeri girip “Ne yapıyorsun?” diye sorsa, anında panikle ekranı kapatırız. Çünkü cevabı çok iyi biliyoruz ama asla itiraf edemiyoruz: “Eski sevgilimin yeni sevgilisini stalk’lıyorum”. İtiraf etmekte bir problem yok aslında ama yine de ne gerek var?
Peki ama neden?
Merak mı? Yoksa kendimize işkence mi?
Hepimiz bu durumu “Sadece meraktan!” diyerek geçiştiriyoruz ama işin aslı biraz daha karmaşık. Merak, evet, işin büyük bir kısmı. Ama bu merakın ardında yatan şey sadece eski sevgilimizin hayatında neler olup bittiğini öğrenmek değil. Asıl mesele, bizim ondan sonra gelen kişinin kim olduğunu görmek istememiz. Daha mı güzel? Daha mı havalı? Daha mı “cool”? Üstelik birçoğumuz bu takip sürecini tesadüfen başlamış gibi gösterme konusunda da ustayız. “Ay, bir şey söyleyeceğim, ben onu stalk’lamıyorum ki! Algoritma önüme düşürdü!” Evet, tabii ki!
Karşılaştırma tuzağına düşmek
Ne yazık ki sosyal medya, karşılaştırmalar yapmamız için mükemmel bir alan sunuyor. Eski sevgilinin yeni sevgilisiyle kendimizi kıyaslamak, adeta bir rekabetin içine düşmek gibi. Daha mı güzelsin, daha mı başarılı, daha mı eğlencelisin? Onunla daha çok mu tatile gitmişler, daha mı çok gülmüşler? En kötüsü de bu kıyaslamanın asla bitmemesi. Bir fotoğraf, sonra bir reels, ardından yorumlar, etiketlenen kişiler… Kendimizi bu döngünün içinde kaybederken buluyoruz. Bunun özgüvensizlikle bir alakası yoktur.
Peki, bunu yapmak bize ne kazandırıyor?
Dürüst olalım: Hiçbir şey. Aksine, moralimizi bozuyor, kafamızda senaryolar yazdırıyor ve gereksiz yere üzülmemize neden oluyor. Eski sevgilinin yeni sevgilisini takip etmek, geçmişte kalan bir şeyi bugüne taşımaktan başka bir şey değil. Üstelik ne görürsek görelim, kendimize iyi hissettirmiyor. Eğer eski sevgilimiz çok mutlu görünüyorsa, “Neden ben değilim?” diye düşünüyoruz. Eğer çok da iyi gitmiyorsa, bu sefer de “Ahaha! Zaten ben demiştim!” diye kendimizi rahatlatıyoruz. Ama her iki durumda da gereksiz bir enerji harcıyoruz.
O zaman ne yapmalıyız?
Belki de en sağlıklısı, bu döngüye hiç girmemek. Eski sevgilinin yeni sevgilisini merak etmek çok insani bir şey ama önemli olan bu merakı yönetebilmek. Kendimize şunu sormalıyız: “Bunu yaparak gerçekten ne elde ediyorum?” Eğer cevabımız “Hiçbir şey” ise, o zaman telefonu bırakıp hayatımıza devam etmenin tam zamanı! Yine de içindeki stalk dürtüsünü kontrol edemeyenler için küçük bir tüyo: En azından eski sevgilinin yeni sevgilisini stalk’larken yanlışlıkla bir şey beğenmemeye dikkat edin. Çünkü işte o zaman, gerçekten geri dönülmez bir yola girmiş oluyorsunuz!
İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> Eski mesajlar silinmeli mi? Ayrılık sonrası dijital detoks
Kapak: Pexels
