YAŞAM

İstanbul’un deneyim ve kültür merkezi: Galataport’u Mehmet Bali’den dinledik

İstanbul’un kalbinde, Boğaz ve Tarihi Yarımada manzarasına karşı konumlanan Galataport, şehrin ritmini deneyimle buluşturan eşsiz bir mahalle. Kültürden sanata, gastronomiden alışverişe, kamusal alan etkinliklerinden uluslararası iş birliklerine uzanan çok katmanlı deneyimleriyle, ziyaretçilerine her köşesinde ilham ve değer katıyor. Bu kapsamlı yaklaşımı ve pazarlama stratejilerini Galataport Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Bali ile konuştuk; detaylar röportajımızda.

Galataport İstanbul’un pazarlama stratejisini belirlerken sizin için en kritik nokta ne oluyor?

Boğaz ve Tarihi Yarımada manzarası gibi doğal güzellikler, tarih, kültür, sanat, otel, ofis, yeme-içme, alışveriş ve yanı sırayanı sıra liman fonksiyonlarının da bir araya geldiği Galataport İstanbul, dünyanın en güzel noktalarından birinde konumlanan eşsiz bir mahalle. Biz de tüm bu özelliklerini göz önüne alarak; kapsayıcılık, farklılıkları anlamaya çalışmak, tüketimden ziyade deneyimi ön plana çıkarmak, değer yaratmak gibi amaçlara odaklanıyoruz. Arketip ve kültürler bazında oluşturulan çapraz kurgular, iletişim stratejimiz ve etkinlik kürasyonumuzu biçimlendiriyor.

Marka kimliği, Galataport’un fiziksel özellikleri ve sahiplendiği alanlarda benimsediği kültürel yaklaşıma oturuyor. Kapsayıcılık misyonumuz doğrultusunda, belki de başka şehirlerde yaşadığından Galataport’a hiç gelmeyecek veya bir ürünün alıcısı olmayacak kişinin bile sosyal medyada paylaştığımız içerikten bir şey öğrenmesini, esinlenmesini istiyoruz. Kamusal alanda sanata yaptığımız yatırım ve gerçekleştirdiğimiz interaktif etkinliklerle herkesin kendisine dair bir şey bulabileceği bir atmosfer yaratmayı önemsiyoruz.

Spor, gastronomi, kültür ve sanata dair birçok pazarlama aktivitesini, az önce bahsettiğim değerler ve strateji çerçevesinde planlıyoruz. Açılışımızdan bu yana 50 milyon misafiri, düzenlediğimiz yüzlerce ücretsiz etkinlikte ise 2 milyondan fazla katılımcıyı ağırladık.

Galataport’u İstanbul’da ve dünyada farklı kılan şey sizce ne?

Bence Galataport; sadece İstanbul’un değil, dünyanın en güzel noktalarından birinde bulunuyor. Tarihi Yarımada manzarası, 1.2 kilometrelik sahil şeridi ve Karaköy gibi tarihi ve kültürel zenginlikler bakımından eşsiz bir konumda yer alıyor. Misafirlerine “nefes alan”, sağlıklı ve güvenli bir kültür, sanat, çalışma, alışveriş ve yeme-içme deneyimi sunan, bölgenin dokusuna uygun tasarlanmış mimarisi, rıhtımı, meydanları ve sokakları ile her saat ziyarete açık, ölçeği ve fonksiyonları itibarıyla dünyada eşi bulunmayan özel bir mahalle burası. 

Şehrin ana limanı pozisyonunda konumlanması, dünyada ilk kez özel bir kapak sistemi ile yerin altında kurgulanmış terminale ev sahipliği yapması ve The Peninsula İstanbul gibi dünyaca ünlü bir lüks otel markasını bünyesinde barındırması da onu ayrıcalıklı kılıyor. İstanbul Modern ve MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nden uluslararası etkinliklere, seçkin marka karmasından gastronomi duraklarına kadar her unsur, burayı global bir çekim merkezi haline getiriyor.

Galataport İstanbul ayrıca; kullandığı özel soğutma sisteminden atık yönetimine kadar çevresel sürdürülebilirliğe ilişkin faaliyetleri ile Avrupa’nın LEED Platinum sertifikasına sahip en büyük ikinci projesi. Bütün bunlardan dolayı da yurt dışındaki benzer projeler için ilham kaynağı niteliği taşıyor.

Bu proje içinde sizi en çok hangi alan heyecanlandırıyor ya da odaklanmanızı sağlıyor?

Yüzyıllardır farklı dil, din, ırk ve kültürlerden insanların bir araya geldiği Karaköy’ün bu karakteristik özelliğini öne çıkaran, kişilerin ortak bir duygu etrafında toplandıkları, farklı dünyaları bir araya getirdiğimiz etkinlikler beni çok etkiliyor. Bir gün Grammy ödüllü bir sanatçının Boğaz manzarasına karşı konser verdiği, ertesi gün yerel bir markanın hikâyesini veya bir Anadolu lezzetini misafirlerimizle paylaştığımız bir alan burası. Kapsayıcılık ilkemiz doğrultusunda, Galataport’ta her misafirimize değer katma ve kendine ait bir deneyim yaşatma misyonumuz odağımızda yer alıyor. 

Ziyaretçi profili üzerine yaptığınız analizlerde dikkat çeken veriler neler? Turist-yerli dengesine göre pazarlama iletişimini nasıl şekillendiriyorsunuz?

Galataport İstanbul; net tanımlanabilir bir hedef kitlesi bulunmayan, gün içerisinde dahi sürekli değişen ve misafirleri ile şekillenen kozmopolit bir organizma. Sabah sporu yapanlardan öğle arasında deniz kenarında günlük D vitamini dozunu alanlara, akşamüstü alışveriş için gelenlerden etkinlik katılımcıları veya müze ziyaretçilerine uzanan çok katmanlı bir ziyaretçi profiline sahibiz. Yerli turistlere kruvaziyer yolcularının da eklenmesiyle tüketim ve deneyim alışkanlıkları daha da çeşitleniyor.

Yaptığımız analizlerde yıl ortalamasında misafirlerimizin yaklaşık %65’inin Türklerden oluştuğunu biliyoruz. Pazarlama stratejimizi belirlerken, global seyahat ve eğlence trendleri doğrultusunda tüm misafirlerimize Türk kültürünü de ön plana çıkardığımız otantik deneyimler sunmayı hedefliyoruz. Bu hedef; gastronomi ve perakende karmasından mağaza açılış saatlerine, etkinlik takvimimizden alan kullanım planlamasına, birçok kararımıza yön veriyor. 

Galataport gibi çok işlevli bir yapıda, ziyaretçiye bütünsel bir deneyim sunmak için farklı departmanlar nasıl entegre çalışıyor?

Bütünsel deneyim, operasyonel uyumu zorunlu kılıyor. Dolayısıyla pazarlama departmanının sorumluluğunda yer alan iletişim, misafir deneyimi, etkinlik yönetimi, dijital kanallar ve tüm müşteri temas noktalarının yönetiminin yanı sıra, liman işletme, tesis yönetimi, kiralama, güvenlik ve lojistik ekiplerimiz de kusursuz bir uyum içerisinde çalışıyor. Örneğin bir festival; sahne konumundan yeme-içme alanlarının kapasitesine, kruvaziyer gemi operasyonlarından yaya akışına kadar tüm unsurlar ortak bir planlama içinde ele alınıyor. Bu entegrasyon, ziyaretçinin kesintisiz ve tatmin edici bir deneyim yaşamasını sağlıyor.

Galataport’un marka seçkisini oluştururken hangi kriterleri önceliklendiriyorsunuz? Uluslararası markalarla yerel markalar arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz?

Çeşitlilik, özgünlük ve kalite, temel kriterlerimiz. Bünyemizde global ölçekte bilinen markalarla birlikte, yerel kültürü ve üretimi temsil eden başarılı markalara da yer veriyoruz. İstanbul’un kimliğini yansıtan lokal lezzet durakları ile uluslararası tasarım markalarının bir arada bulunması, Galataport’u yerli ve yabancı ziyaretçiler için çekici kılıyor. Bu denge, otantik deneyim arayışındaki misafirlerimize hem tanıdık hem de keşfetmeye değer bir deneyim sunuyor.

Galataport’ta düzenlenen lifestyle, kültür-sanat ve açık alan etkinlikleri pazarlama stratejisinin neresinde duruyor?

Galataport Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Bali

Galataport kültür sanatı merkezine alan bir mahalle olduğundan, kültür-sanat ve yaşam tarzı etkinlikleri birer pazarlama aracı olmanın çok ötesinde, marka kimliğimizin ayrılmaz bir parçası. Türkiye Kültür Yolu Festivali, Avrupa Şampiyonası sırasında Türkiye Voleybol Federasyonu iş birliğiyle kurulan “fan zone”, Galataport Jazz, açık hava heykel sergileri, Port Sessions konserleri, Cihangir Yoga iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Rıhtımda Yoga serisi gibi etkinlikler, ziyaretçilerin hayatına değer katarken Galataport’u şehirle bütünleştiriyor. Etkinlik takvimimizi bir yandan kültürel çekim gücü yaratmak, diğer taraftan ekonomik hareketliliği artırmak amacıyla kurguluyoruz. Açılışımızdan bu yana bölgedeki kültür-sanat etkinliklerinin %72 oranında artış gösterdiğini biliyoruz. 

Paket Postanesi’nin yeniden işlevlendirilmesi sürecinde nasıl bir dönüşüm hedeflendi? Bu yapı Galataport’un genel planlaması içinde nasıl bir rol üstleniyor?

Rıhtımın en eski binası Paket Postanesi, özel arduvaz çatıları ve cepheleri ile Galataport’un simgelerinden biri. Galataport’un Karaköy’e açılan kapısı konumundaki yapı, Karaköy’ün çok kültürlülüğünü, dinamizmini, yenilikçi tasarım markalarını ve enerjisini yansıtıyor. Dünyada sadece Paket Postanesi’nde mağazası bulunan onlarca marka seçkisine aynı çatı altında ulaşabilmek, misafirlerimiz için değerli bir deneyim yaratıyor. 1911 yılında rıhtımın ilk yolcu salonu olarak hayata geçen Paket Postanesi’nin tarihi kubbelerinin altında gerçekleştirdiğimiz Vintage Market ve Local Market gibi alışveriş, müzik ve atölye etkinlikleri, mekanın her daim “yaşamasına” ve misafirlerimize her ziyarette farklı olanak ve sürprizler sunmasına yol açıyor.

Pazarlama tarafında uzun soluklu ve sürdürülebilir stratejiler oluştururken Galataport’un lokasyonunun getirdiği avantajlar ve sınırlılıklar nasıl yönetiliyor?

Belirttiğim gibi, Galataport dünyanın en güzel noktalarından birinde konumlanıyor. Hem Boğaz ve Tarihi Yarımada manzarası, hem de şehrin kalbinde yer alması çok önemli bir avantaj. İstanbul’un turizm pazarlamasına da önemli ölçüde değer kattığından, Türkiye turizminin tüm paydaşları ile yakın bir sinerji içerisinde çalışıyoruz. Yurt dışındayken özlediğimiz İstanbul’un ve özellikle Karaköy’ün zaman zaman “kaotik” akışını ise misafirlerimize 7/24 hizmet, geniş otopark kapasitesi ve çeşitli ulaşım alternatifleri sunarak yönetiyoruz.   

Sürdürülebilirlik, kamusal erişim veya sosyal sorumluluk odaklı projeler 2025 planlamasında nasıl bir yer tutuyor?

Sürdürülebilirliğe yönelik ana vizyonumuz; Galataport’un barındırdığı tarihi mirası, gelecek nesillere restorasyon ve inovasyonu harmanlayarak aktarırken, karbon ayak izini minimize etmek. Avrupa’nın LEED Platin sertifikalı en büyük ikinci proje olmamız, deniz suyu ile soğutma sistemimiz, iklime uyumlu peyzaj alanlarımız ve %50 oranında su tasarrufu sağlayan sulama sistemimiz, çevresel taahhütlerimizin göstergesi.

Sosyal boyutta ise tüm etkinliklerimizi halka açık ve ücretsiz yapmaya, kapsayıcılığı önceliklendirmeye devam ediyoruz. Çocuklardan gençlere, farklı topluluklardan uluslararası ziyaretçilere, herkesin kendine ait bir deneyim bulabileceği, ilham veren bir alan yaratmak 2025 ve sonrasının da en temel hedeflerinden biri.

Marie Claire Bülten

Stil ve düşüncenin buluştuğu bu evrende; sezonun öne çıkan görünümleri, radarımıza giren kitaplar, editörden notlar ve kültürel dünyamıza heyecan katan detaylar e-posta kutunda seni bekliyor. Marie Claire evrenine katıl, kendine iyi gelenleri kaçırma.