Moda Haftaları

Milano Erkek Moda Haftası’ndan Hızlıca In & Out

Bir zamanlar hızlı değişen modern dünyada maskülenliğin estetiksel kodlarını güncelleyen Milano; bu sezon yalnızca 4 güne sıkışan programına 15 şovla karşımıza çıktı.

Bir zamanlar küresel erkek giyiminin yönünü belirleyen Milano Erkek Moda Haftası, bugün ne yazık ki bu etkisini büyük ölçüde yitirmiş durumda. Ritüeli hala sürdürülse de artık o eski heyecanın, dönüştürücü enerjinin, vizyoner anlatıların yerini daha kurumsal bir tekrar hissi almış gibi.

Eskiden, defilelerde gösterilen kıyafetlerin işlevsel varoluşların ötesine geçerek başlattığı kültürel tartışma ile hızlı değişen modern dünyada maskülenliğin estetiksel kodlarını güncelleyen Milano; bu sezon yalnızca 4 güne sıkışan programına 15 şovla karşımıza çıktı. Bugün başlayan Paris Erkek Moda Haftası’ndaki 55 şovla karşılaştırıldığında bu sayı, İtalyan modasının artık uluslararası takvimdeki merkezi rolünü sorgulatıyor.

Üstelik bu sezon Gucci, Fendi, Bottega Veneta, Versace ve Zegna gibi İtalyan moda devleri de çeşitli sebeplerle resmi Milano takviminde yer almadılar. Özellikle Zegna, bu sezon geleneksel takvimi terk ederek takvim dışı bir şov düzenlemeyi tercih etti; bu hamleyle hem daha güçlü bir kültürel bağlam yaratmayı hem de küresel görünürlüğünü artırmayı hedefledi.

Geçtiğimiz günlerde ise moda sahnesinin gözde figürleri, Paris’te başlayacak yoğun program öncesinde, yalnızca Prada defilesi için Milano’ya bir “in & out” yaptılar. Bu durum dahi, Milano’nun bir zamanlar sahip olduğu çekim alanının bugün sadece belirli markalarla sınırlı kaldığını gösteriyor.

Prada = Entelektüel?

Her Prada şovu sonrası eleştirmenlerin en sık başvurduğu sıfatlardan biri “entelektüel” olur. Bu nitelendirme, sadece tasarımların kavramsal düzeyde zenginliğinden değil, aynı zamanda bu defilelerin geniş kitleler için kolay hazmedilebilir bir şov sunmamasından da kaynaklanır. Prada, izleyicisini her zaman belli bir zihinsel efor sarf etmeye davet eder.

İlkbahar 2026 Erkek Koleksiyonu’nda ise Prada bu geleneği sürdürmeye devam ediyor. Sosyal medyada defile sonrası en sık rastladığım yorumlardan biri “garip” oldu. Burnu açık loafer’lar, sanki pantolonu unutulmuş gibi duran takımlar, yarım kollu buruşuk deri ceketler… Liste uzayıp gidiyor. Ancak bu “gariplik,” Kreatif Direktörler Miuccia Prada ve Raf Simons için bir imza niteliği taşıyor. Çünkü bu tasarımcılar, modayı estetik pratik olarak değil; çağın ruhunu sezgisel biçimde yansıtan bir düşünsel alan olarak görüyor.

Moda tarih boyunca toplumsal değişimlerin bir yansıması olmuştur, evet; ancak yalnızca bulunduğumuz noktayı değil, olmak istediğimiz yeri de gösterir. Çünkü trendler daima ulaşılması istenen bir ideali temsil eder. İçinde bulunduğumuz bu karanlık dönemde, Prada’nın bu sezon sunduğu hafif ve ferah his de tam olarak bu ideali yansıtıyor.

Küresel çapta artan savaş ve gerilim haberlerinin gölgesinde, Prada podyumunda modellerin taşıdığı askeri gömlekler bu durumu reddetmezken pastel renk bloklar ve papatya motifleriyle bezeli diğer görünümler, bu karanlığın içinde filizlenen zıt bir umudu yansıtıyordu.

Birkaç yıl önce kırmızı halılarda ve ekranlarda kadın koleksiyonunun yıldızı olan Miu Miu “hot pants”’lerinin bu kez erkek versiyonlarıyla karşımıza çıkması, koleksiyonun en heyecan verici anlarından biriydi. Bu tercih bir tek cinsiyet kalıplarıyla değil, aynı zamanda trend döngüsünün kısa döngüleriyle de cesurca oynuyordu.

Renk blokları, militarist ceketler, Vans estetiğine göz kırpan sneaker’lar ve diz üstü şortlar ise, sokak stiline sızacak yeni kodların habercisi. Bu parçalar, Prada’nın kavramsallıkla sınırlı kalmadığını gösterdiği gibi, stil üretme becerisinin de altını çiziyor.

Kapak / Fotoğraflar: Prada @prada

İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> 1980 – 1990: Moda İle Yazılmış Bir Dostluk, Azzedine Alaia & Thierry Mugler 

Marie Claire Bülten

Stil ve düşüncenin buluştuğu bu evrende; sezonun öne çıkan görünümleri, radarımıza giren kitaplar, editörden notlar ve kültürel dünyamıza heyecan katan detaylar e-posta kutunda seni bekliyor. Marie Claire evrenine katıl, kendine iyi gelenleri kaçırma.