MODA

The Couture Clinician anlatıyor: Terapinin kurallarını yeniden yazmak nasıl mümkün?

Klinik psikoterapist ve stil küratörü Alegra Torel, Retail Therapy™️  ile içe bakışı dışa dönük bir ritüele dönüştürüyor. Moda ile terapi arasındaki çizgileri silerken, annelikten depresyona uzanan yolculuğunda gerçek öz’ü yeniden keşfetmenin ipuçlarını veriyor.

Merhaba, benim adım Alegra Torel, namı diğer The Couture Clinician. Modaya takıntılı, maksimalist bir Türk-İngiliz’im; aynı zamanda lisanslı bir klinik psikoterapistim. Ama klasik terapi anlayışından nefret ediyorum. Saatte 250 dolara bir koltukta oturup her şey için ebeveynlerini suçladığın o seanslar… o para bence çok daha iyi değerlendirilebilir. Merak etme, ebeveynleri suçlama kısmını tamamen rafa kaldırmış değilim.

Sizi RETAIL THERAPY™️ ile tanıştırayım… Danışanın küratörlüğünü yaptığım bir alışveriş deneyimiyle “oyalayıp” sonra da yaptığı seçimlerin ardındaki psikolojiyi analiz ettiğimde, sürecin ne kadar hızlandığını gördüm. Aylar sürecek keşif ve dönüşüm, saatler içinde gerçekleşebiliyor.

Çünkü dürüst olalım: Terapiye gitme sebebin aslında “gerçekte kim olduğunu” anlamaya çalışmak. Hayatının kaçınılmaz, küçük ya da büyük travmalarının seni nasıl şekillendirdiğini fark etmek… ve sonra bu bastırdığın, gizlediğin etkilerle yaşamayı öğrenmek.

Retail Therapy™️ ile farkında olmadan o “güven veren battaniye”ni senden alıyorum. Sonuçta biz sadece alışveriş yapıyoruz, değil mi? Ama aslında seni sen yapan seçimlerine ayna tutuyorum. Bu “seansta” karşımda giyinmiş halde duran kişiyle, içinde olmak istediğin gerçek kişi arasında nasıl bir fark var? O dürüst, kendini saklamayan, “SAY ALL THE THINGS™️” kadına nasıl ulaşabiliriz?

Peki moda psikoterapiye nasıl dahil oluyor?

Moda bir ifade biçimi. (Osho’nun da dediği gibi, bastırmak intihardır.) Stil ise kelimesiz bir şekilde kim olduğunu ya da nasıl algılanmak istediğini gösterebildiğin bir alan. Özgürlük sunar, benimkisi biraz kurgulanmış bir özgürlük!

“Kelime bedava” derdi babam hep. Ama konuşmak için veri ve bilgi gerekir: “Minareyi çalmak istiyorsan, kılıfını hazırlayacaksın.” Moda benim için göz önünde saklanabildiğim bir alandı. Güvenli bölge. Soru yok, yorum yok. Kimliğim bana aitti. Tek kelime etmeden her şeyi söyleyebiliyordum.

Türk ve İngiliz kökenli bir evde büyürken, hayatım kültürle ve rengarenk bir paletle örülüydü. Teyzelerim, babaannelerim, avangart giyim stilleriyle adeta genlerime işledi. Küresel bir göçebe gibi büyümem, bu zenginliği daha da pekiştirdi. Modaya aşık olmam kaçınılmazdı…

Bugün olduğum kadına; boşanma, annelik ve korkunç bir depresyonla yüzleşmem sayesinde dönüştüm. İroniye bakın ki yıllarca ağır psikoz hastalarını (özellikle bipolar bozukluğu olanları) tedavi ettim ama depresyona “gerçekten” inanmazdım. “Zihin her şeyin üstesinden gelir,” derdim. Yanlış! Hamilelik, boşanma ve o karanlık dönemde, hep siyah giydim. “O” kadın özgürlüğünü, kimliğini kaybetmişti. Ta ki o umutsuzluğun diğer tarafına geçip, tekrar “ben” olana kadar. Kendim için giyinmeye, düşünmeye, kendi sesimi duymaya başlayana kadar. Renklerle. Maksimalizmle. Modayla kendime kulak vererek küçük küçük attığım adımlar, beni hayata döndürdü. Öz güvenimi geri buldum.

Ben, diğer kadınların da anlaşılmış hissetmesini istiyorum. O ses hepimizin içinde var. O kadın yalnız değil. O benim. Ben onu görüyorum. Onu desteklemek, yeniden kendi bedeniyle buluşmasını sağlamak için elimden geleni yapacağım.

Retail Therapy’nin asıl mesajı şu: Annelikle, yaş almakla, ve kimlik bunalımıyla gelen travmaların ve beklentilerin ötesine geçebilmek. “İyi anne,” “iyi eş,” “iyi kız evlat” olma zorunluluğuna “FU” (“Hadi oradan!”) diyebilmek. Bizden beklenen her şeye, hatta kendimizden beklediğimiz o eski versiyonlara bile. Gerçekten yaşamak için kendimize izin verebilmek. Bu bir öfke patlaması değil, bir kabulleniş.

Peki hala modanın arkasına mı saklanıyorum? Maksimalist stilim bir savunma mı? Belki bazılarına göre. Peki korkularımın tamamen ötesine geçip “FU duruşunu” tam anlamıyla kucakladım mı? Hayır, ama kesinlikle yoldayım. Bazen kafam karışıyor; rahatsız hissediyorum, belki gerçekten de üstüme fazlasıyla şey giyiyorum. Ama varsın öyle olsun. Ben buna hazırım. Hatta biraz daha fazlasını da eklerim!

Retail Therapy™️: Dıştan içe terapi. Metaya duyulan aşkla gel ama gerçeklerle kal.

Fotoğraf: April Brand


İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> İklim krizi regl sağlığını nasıl etkiliyor?

Marie Claire Bülten

Stil ve düşüncenin buluştuğu bu evrende; sezonun öne çıkan görünümleri, radarımıza giren kitaplar, editörden notlar ve kültürel dünyamıza heyecan katan detaylar e-posta kutunda seni bekliyor. Marie Claire evrenine katıl, kendine iyi gelenleri kaçırma.