GÜZELLİK

The Pure Perfumes ile katmanlama sanatı

The Pure Perfumes, bir parfümörün hayalinden doğuyor: Jacques Cavallier Belletrud bu hayalini “Paletimdeki en güzel hammaddeleri en saf halleriyle paylaşmak istedim.” sözleriyle ifade ediyor.

Louis Vuitton‘un Master Parfümörü, zamanın başlangıcından bu yana çağlar ve kültürler boyunca yolculuk eden, insanlık tarihiyle iç içe geçmiş üç sembolik parfüm bileşeni olan ud, sandal ağacı ve amber ile doğanın üç hazinesini en sade güzellikleriyle yakalayarak gerçek bir kompozisyon başarısı gerçekleştiriyor. Büyü, baştan çıkarma ve gizemle dolu üç hammadde, bu virtüöz kokular aracılığıyla kendi başlarına adeta bir duruş sergiliyor.

Jacques Cavallier Belletrud, The Pure Perfumes serisi ile Orta Doğu’daki sembolik bir geleneğe saygı duruşunda bulunuyor: katmanlama. Master Parfümör, “Bu ritüel beni büyülüyor çünkü herkesin kendi koku evrenini yaratmasına ve yalnızca kendisine ait bir koku izi sürmesine olanak tanıyor.” ifadesi ile katmanlama sanatının büyüsünü anlatıyor. Artık dünyanın dört bir yanındaki parfüm severler tarafından benimsenen bu stil, kuruluşundan bu yana müşterilerine kreasyonlarını kişiselleştirme imkanı sunan Maison’un DNA’sında derin bir yankı uyandırıyor. Şimdi ise Louis Vuitton, The Pure Perfumes serisi ile müşterilerine mutlak incelikte özel bir jest sunuyor; bir koku izinin nihai ifadesi olan “benzersizlik”.

En güzel hammaddelerin özü

The Pure Perfumes koleksiyonu, üç efsanevi parfüm bileşeninin özünü yüksek konsantrasyonlu kokularda ifade ediyor. Jacques Cavallier Belletrud “En iyi hammaddeler kendi başlarına birer parfümdür. Kendinizi zevkle kaptırabileceğiniz duygu konsantreleridir, çünkü her zaman var olduğunu fark etmediğiniz bir yönü keşfedersiniz” sözleriyle parfümün derin dünyasını tasvir ediyor. Bu zenginlik, Belletrud’un her bir bileşene gururla yer veren üç yüksek konsantrasyonlu kompozisyonda tam olarak ortaya çıkarmak için yola çıktığı konsepti tanımlıyor.

Ud, amber, sandal ağacı: maneviyatla dolu bu üç bileşen zamansız bir güzelliğe sahip olmaları ve evrensel teması ile özdeşleşmeleri ile biliniyorlar. Bu üç bileşen, doğanın hazineleridir ve The Pure Perfumes serisinde bu hazinelerin eşi benzeri görülmemiş bir ifadesiyle sunuluyor. Benzersiz özlerden elde edilen bu parfümler, konunun tam kalbine giden ve nadir yoğunlukta olan bir koku deneyimi yaratıyorlar. Olağanüstü kalite ve asalete sahip kokularla eşsiz bir iz vaad ediyorlar. Dünyanın her yerindeki parfüm severler için bir rüya gerçek oluyor.

“Pur Ambre”

Ambergris insanoğlunu sonsuza dek etkilemiş ve büyülemiştir. Macera ve gizemle dolu bu efsanevi hammaddenin kökeni uzun zamandır belirsizdir: Bazen kıyıya vurmuş bulunan ve hafif taşlara benzeyen, ancak hem harika bir şekilde duygusal hem de afrodizyak olduğu söylenen tütsü benzeri bir kokuya sahip bu bloklar nereden geliyor? Gerçekte ambergris, ispermeçet balinaları tarafından doğal olarak salınan ve karaya ulaşmadan önce aylarca güneşte sürüklenen bir maddedir. Dalgalar tarafından taşınarak zamanla kendine özgü vahşi, ballı ve hafif iyotlu kokusunu geliştiriyor.

Mükemmel bir gezgin olan amber, kendi ritmini ve varış noktasını belirler; ona gidilmez, o bize gelir. Nadir bulunması nedeniyle dünyanın en özel ve en pahalı hammaddeleri arasında yer alıyor. Louis Vuitton koku paletinin vazgeçilmezi olan amber, 20. yüzyıldan bu yana adaçayından sentezlenen bir molekül olan Ambroxan ile karışıp amber çiçeğinin kadifeliğini ve duygusallığını paylaştığı için “bitkisel amber” olarak biliniyor.

Bu bileşenlere duyulan sonsuz hayranlığa sevgi dolu bir saygı duruşu olan “Pur Ambre” parfümü, doğal amber çiçeği infüzyonunu Ambroxan’ın odunsu, miskimsi canlılığıyla bütünleştiriyor. Samimi ve abartısız kokularını gelenek ve modernlik arasında duran bir kompozisyonda bir araya getiren Jacques Cavallier Belletrud, “Duygusallık ve benzersiz bir sofistikelik yaymak için parfümleri tam anlamıyla aşan bu hoş kokuyu yeniden yaratmak istedim.” diyor. %40’lık olağanüstü bir konsantrasyonda çalışılan sadeleştirilmiş formülü, ham amberi ortaya çıkarırken ona yoğun bir parlaklık ve anında baştan çıkarıcılık kazandırıyor. Amber çiçeği, ciltte kristalize, neredeyse ışıltılı bir tazelik dalgasıyla varlığını belli edip ardından kokusunun karmaşıklığını ortaya çıkarmak için yavaş yavaş azalıyor. Derin bir nota, ışıltılı, vahşi, odunsu ve iyotlu yönleriyle parıldıyor. Bu incelikli, virtüöz koku, amberin en büyük gizemi olan cilt üstünde adeta hayat bulma ve kokusunun mutlak duygusallığını birbirini izleyen dalgalar halinde verme konusundaki büyülü yeteneğini yeniden yakalıyor. 

“Pur Santal”

Farklı kültürlerde dini ayinlerde kullanılan sandal ağacı, insanlığın en eski ürünlerinden biridir. Tarih öncesi çağlarda yakılan ve Antik Mısır’da mumyalama için kullanılan bu ağaç, tıbbi ve kutsal özellikleri olağanüstü koku alma nitelikleriyle birleştirir; kadifemsi, odunsu kokusu sınır tanımaz, kendini hem güçlü hem de narin olarak gösterir ve zaman zaman tenin kendi kokusunu çağrıştırır. İnsanlığın en eski mirasının bir parçası olan bu bileşen, Jacques Cavallier Belletrud’un eşsiz sofistikeliği nedeniyle sevdiği bir kokudur. Louis Vuitton parfümleri için Belletrud, ormansızlaşmayla mücadele etmeye kendini adamış Sri Lankalı bir üreticiden sandal ağacı esansı temin etti. Sürdürülebilir mahsullerden üretilen bu esans, hasat edilebilmesi ve damıtılabilmesi için en az 25 yıl gereken sandal ağacının yaşam döngüsüne saygı duyuyor. Maison’un bazı kokularında zaten mevcut olan bu olağanüstü bileşen, sandal ağacının ayırt edici özelliği olan güçlü tatlılığı ortaya çıkarıyor.

Parfüm yaratıcılarının paletlerinde yıldız bir bileşen olan sandal ağacı, beyaz, kremsi, odunsu bir nota yayarken herhangi bir bileşime derinlik, incelik ve tutuş kazandırabilir, ancak öne çıkmasına gerek yoktur. Jacques Cavallier Belletrud sandal ağacını ve onu nasıl kullandığını “Güçlü ama sakin, diğer bileşenleri nasıl güçlendireceğini bilen ama her zaman fark edilmeyen bir ağaç. Ona görkemli kişiliğini ortaya çıkaracak bir vitrin sunmak istedim.” sözleriyle ifade ediyor. Louis Vuitton’un usta parfümörü, onu yükseltmek ve en başından itibaren algılanabilir kılmak için sandal ağacını, olağanüstü yayılma özelliklerine sahip iki ruhani çiçek ve misk notası olan Hedione ve Ambrettolit ile birleştiriyor. Koku spektrumunun diğer ucundan koparılan bu ışıltılı bileşenler ağacı oksijenlendirerek adeta yükseltiyor ve ona rakipsiz yansıtma gücünü kazandırıyor. Işıltılı ve harekete geçirici varlıkları sayesinde sandal ağacının karakterinin eşsiz zarafetini ortaya çıkarıyorlar.

“Pur Oud”  

Udun cennetin kokusu olduğu söylenir. Odun anlamına gelen Arapça al-oud kelimesinden türetilen oud, mutlak bir içeriktir. Öyle derin, öyle yönlü bir kokuya sahip bir hammaddedir ki, diğer tüm kokuları içinde barındırır. Birçok kültürde insanoğlunu geçmişte ve günümüzde ilahi olana bağlayan bir doğa hazinesidir. Ud esansiyel yağı, ağaçların yalnızca %1’ini etkileyen belirli bir mantar türü tarafından istila edildikten sonra Aquilaria türü tropikal ağacın odunundan damıtılır. Ahşap daha sonra beyazdan siyaha döner ve olağanüstü derinlikte bir kokuya sahip reçine benzeri bir madde üretir. Nadir bulunmasının yanı sıra ud, ekiminden hasadına kadar en az 30 yıl gerektiren çok uzun bir sürecin sonucudur. Gerçek bir “siyah altın” olan udun en güzel özleri şanslı birkaç kişiye ayrılmıştır. Louis Vuitton parfümleri için Jacques Cavallier Belletrud, Assam udunun olağanüstü bir özünü tedarik etti. Yüzyıllardır Bangladeş’teki bir yetiştirici aile tarafından yetiştirilen bu esans, artık Maison’un özel tedarikçisi konumunda yer alıyor. Aile, uzun vadeli karşılıklı bir taahhütle, olağanüstü koku nitelikleri doğaya ve insana, dünün geleneklerine ve yarının dünyasına saygı duyan etik uygulamaların sonucu olan bu esansın tüm verimini Louis Vuitton için ayırıyor.

Jacques Cavallier Belletrud, bu istisnai bileşenin ham güzelliğini yüceltmek için, formülün %10’u gibi aşırı büyük bir oranda konsantre edilen udun karanlık karakteri ile “beyaz” olarak adlandırılan iki misk kokusunun ışıltılı yumuşaklığı arasında neredeyse paradoksal bir karşılaşma düzenliyor: Sevecen, hafif meyvemsi notalarıyla Helvetolide ve pelüş, pamuksu etkileriyle Ambrettolide. Temel unsurlardan arındırılmış kısa ve öz bir formül: “Üç bileşen, hepsi bu” diye özetliyor Usta Parfümör. Görünüşte, onu göze batmadan saran, dokulu bir kozanın içinde erimiş gibi görünen ud, sonsuzluk kadar derin, güçlü odunsu notalar yayar. vahşi alt tonlarının tüm zenginliğini ortaya çıkarıyor. Baharatlı vurgularla renklendirilmiş amber kokularının gizemli baştan çıkarıcılığı hayat buluyor. Tüm nüanslarıyla parıldayan ud, adeta mükemmel ışıkla yüceltilmiş bir elması çağrıştırıyor. Kendi başına duran mutlak güzelliği ortaya çıkarıyor.

Özgürlüğe bir davet

Mükemmel sadelikleri sayesinde The Pure Perfumes yaratıcılığı ve özgürlüğü çağrıştırıyor. Bir parfüm ritüelinde son dokunuş olarak uygulandığında, Maison’un kokularından birinde zaten mevcut olan bir koku yönünü geliştiriyor veya yanlış bir nota riski olmadan yeni bir koku ekliyor. Jacques Cavallier Belletrud, bu parfüm ritüelini, “Katmanlama yapmak isteyenlerin parfümlerinin belirli etkilerini mümkün olduğunca kesin bir şekilde vurgulayabilmelerini istedim.” şeklinde açıklıyor.

Örneğin, Usta Parfümör “Pur Santal”ın yeni bir odunsu yön kazandırdığı “Imagination” parfümü ile veya izinin akışkanlığını ve tutuşunu güçlendirmek için “Attrape-Rêves” ile birleştirilmesini öneriyor. “Pur Oud”, odunsu derinliğini yoğunlaştırdığı “Ombre Nomade” ile veya “Matière Noire”, “Nouveau Monde” ve “Orage” ile özellikle iyi uyum sağlıyor. “Pur Ambre” ise, “Imagination” un amber yönünü güçlendirirken, “L’Immensité”yi inanılmaz yeni zirvelere taşıyor ve “Les Sables Roses”un titreşimini yükseltiyor. Ancak, Jacques Cavallier Belletrud’un da belirttiği gibi, en iyi sonucu veren kombinasyonları bulmak her kullanıcıya özgü bir süreçtir. Master Parfümör süreci şu sözlerle anlatıyor: “Parfüm kombinlemek için mutlak kurallar yoktur. Bu çok kişisel bir uygulama: hislerinizi dinlemeli, denemeler yapmalı ve ara sıra hata yapmanın sürecin bir parçası olduğunu kabul etmelisiniz. Ama bir kez elde ettiğinizde, sonsuza kadar sizin olur.”

Ölçüye göre yapılmış bir flacon’un saflığı

The Pure Perfumes, simgeleşmiş Louis Vuitton parfüm şişesinde sunuluyor ve şimdi bu seri şişeler için opak siyah renkte yeniden işleniyor. Yoğun ve derin olan bu benzersiz renk tonu, parfüm şişesinin, kusurları silmek için elle cilalanarak elde edilen mükemmel saflıktaki hatlarını vurguluyor. Cam yapım tekniklerindeki mükemmellikten doğan nadir saflıkta bir şişe formunda tanıtılıyor.