Konu aşk ve ilişkilere geldiğinde birçoğumuzun dilinde o cümle beliriyor: “Ben neden hep aynı tip insanları hayatıma çekiyorum?” Bazıları bunun karmik bir hesaplaşma olduğunu düşünüyor, bazıları ise konfor alanından çıkamamanın hazin sonucu.
Toksik ilişkiler çoğu zaman yüksek çekimle başlıyor. Karşımızdaki kişi bilinçaltımızda bir yerleri tetikliyor, çocukluk yaralarımıza dokunuyor ya da geçmiş deneyimlerin bir devamı gibi hissettiriyor. Sanki onunla daha önceden tanışıyormuş gibi hissediyor, yabancılık çekmiyoruz. Bilinç düzeyinde yaşanmaması gereken bir bağın içinde olduğumuzun farkında olsak da kopamıyoruz.
Bu yüzden bazı uzmanlar bu tarz bağları “karmik döngü” olarak tanımlar: tamamlanmamış bir ders, çözülmemiş bir dinamik. Bu düğüm çözülene kadar da zamanı büküyor ve ilişkinin sınırlarını zorluyor, ayrıl-barış döngüsünün en arabesk haline doğru uzun bir dalışa geçiyoruz. Diğer yandan, konfor alanı kavramı da en az karma kadar güçlü. Çünkü çoğumuz, ne kadar zarar görsek de bildiğimiz düzende kalmak isteriz. Bildiğimiz kötü, bilmediğimiz iyiden daha güvenli gelir. Belirsizlikten korkar, değişimden çekiniriz. Böylece kırıldığımız ilişkilerde bile “en azından başıma ne geleceğini biliyordum” duygusuyla birlikte yaşamaya devam ederiz.
İçindekiler
Toksik ilişkiler neden bu kadar çekici?
Kabul etmek gerekir ki, beynimiz dramayı seviyor. Adrenalin, belirsizlik ve duygusal iniş çıkışlar, ilişkiyi heyecanlı hale getiriyor ve uçurumlarda yaşanan bu hisler bizde bağımlılık yaratıyor. Düzgün bir ilişki ise “sıkıcı ve tekdüze” geliyor. Duygusal yoğunluğun peşine düşüyor ve filmlerde izlediğimiz “aşk” motiflerinde yansımalarımızı arıyoruz.
Karmik döngü mü yoksa bilinçaltı mı?
Bazıları toksik ilişkilerin ruhsal bir sınav olduğuna inanıyor: Geçmişte çözmediğiniz dersler, bugünkü partnerlerinde tekrar karşına çıkıyor. Diğer yandan psikoloji diyor ki, çocuklukta öğrendiğin ilişki dinamiklerini yeniden yaratıyorsun. Yani, ailenizde ve çevrenizde gördüğünüz ilişki örneklerinin çok da ışıltılı olmayan taraflarını dahi içselleştiriyor ve kendi kurduğunuz ilişkilerde de bu “pattern”leri arıyorsunuz. Neden durduk yere kavgalar çıkarıyoruz? Çünkü bu pattern’leri bulamadığımız noktalarda kendimizi güvensiz hissediyor ve o kaosa ihtiyaç duyuyoruz.
Konfor alanı paradoksu
Toksik ilişkiler, paradoksal olarak bir “konfor” sağlıyor. Çünkü tanıdık bir acıyı yabancı bir mutluluğa yeğleyebiliyoruz. Beyin için tanıdık olan, güvenli olan demek. O yüzden aslında ‘huzurlu’ olan ilişkiler bazen yabancı hissettiriyor ve bizde huzursuzluk yaratabiliyor.
Bu döngüden nasıl çıkılır?
Formül basit: Önce fark etmek, sonra küçük sınırlar koymak. Sormamız gereken şu: Bu kişi bana gerçekten ne hissettiriyor? Bu ilişki beni büyütüyor mu, yoksa tüketiyor mu? Döngüsel bir şekilde aynı sorunlara geri mi dönüyoruz? Yoksa artık kendime bir söz verip, bu hikâyeyi kapatma zamanım mı geldi?Toksik döngüleri kırmak, bir günde olmuyor. Ama kendinizle kurduğunuz ilişkiyi iyileştirmek, başkalarıyla olan ilişkilerinizin de zeminini değiştirecektir.
İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> İlişkisiz flört dönemi: Duygusal yakınlık bu kadar korkutucu mu?
Kapak: @lilbieber