Sanat

Yeraltı dünyasında kadın olmak

Ataerkil karakterleri izlemeye alışık olduğumuz suç̧ dizilerinde bir patroniçe: Griselda Blanco. 

Pablo Escobar adını mutlaka duymuşsunuzdur: Yeraltı dünyasının tanınan ismi, hakkında sayısız belgesel, film, dizi, podcast bulunan bir suçlu. Netflix’in Narcos dizisiyle tekrar gündeme gelen isim bu kadar tanınırken Griselda Blanco’nun yeterli repütasyona sahip olmamasının nedeni sizce ne? 

Aynı döneme denk gelen bu iki Kolombiyalı’yı birbirinden ayıran özellikleri düşününce birinin erkek diğerininse kadın olması öne çıkıyor. Belki bu yüzden Griselda Blanco’yu yeterince duymadık ama Pablo Escobar’a daha çok hakimiz. Suç dünyası da ataerkil düzenden nasibini alıyor anlayacağınız. Narcos dizisinin yaratıcıları bu kez bizi Griselda’nın dünyasında bir maceraya davet ediyor. Başrolde ise yıllarca Modern Family’deki performansıyla göz dolduran oyuncu Sofia Vergara var. 

Griselda Blanco kı̇mdı̇r? 

1943 yılında Kolombiya’da dünyaya gelen Blanco, çocuk yaşta suç dünyasına giriş yapıyor. Henüz 11 yaşındayken zengin bir ailenin oğlunu kaçırıyor ve fidye talebinin yerine getirilmesi sonucunda çoğu öldürülüyor. İlk eşiyle fuhuş yaptığı dönemde tanışıyor, ardından üç çocukları oluyor. Kocasıyla beraber uyuşturucu dünyasına giriyor ancak fikir ayrılıkları artınca kocasını öldürüyor ve Kolombiya’dan kaçarak Miami’ye geliyor. İşte hikaye bu noktada tırmanıyor. Tek başına, yalnız bir kadın olarak burada kendine bir uyuşturucu imparatorluğu kuruyor. 70’li ve 80’li yıllarda “Kara Dul”, “Patroniçe”, “Vaftiz Anne” gibi lakaplarla anılıyor. Dizinin başrol oyuncusu ve yapımcılarından Sofia Vergara ise Blanco’yu şu şekilde aktarıyor: “Çoğu kişi Griselda’nın acımasız, şiddet yanlısı bir uyuşturucu baronu olduğunu biliyor. Bu yüzden dizide onu yüceltmemeye çok dikkat ettik. Ama aynı zamanda Griselda’nın öyküsünü derinleştirmek istedik; Kolombiyalı yoksul, eğitimsiz bir kadın, her şeyin ötesinde erkek egemen bir sektörde, milyarlarca dolarlık bir imparatorluk yaratmayı başardı. Gerçek şu ki, Griselda her ne kadar engelleri yıksa da kesinlikle bir kahraman değil ve idolleştirilmemesi gerekiyor.” Vergara’nın projeyi sevme nedeniyse Griselda’nın başlangıç hikayesini, bir canavarın yaratılışını keşfetmeye başlamak olmuş. 

Toplumsal dokunuşlar 

70’li, 80’li yıllarda Miami’de tarihteki en güçlü uyuşturucu kartellerinden birini yaratan Kolombiyalı uyuşturucu patroniçesi Griselda Blanco’nun kurgusal dramatizasyonunda, toplumsal cinsiyet ve göçmen ayrımcılığı gibi sorunlar da dizinin senaryosuna dahil edilmiş. Altı bölümlük mini dizide Griselda’nın hikayesine paralel erkek egemen dünyada savaşan bir başka kadın karakter daha var: June. O da benzer sorunları, benzer yükselişi bir polis karakolunda yaşıyor. Her iki karakterin anne olması, benzer problemleri yaşaması ama birinin doğru, diğerinin yanlış yolda ilerlemesi madalyonun iki yüzünü yansıtıyor. Vergara bu
konu hakkında şu yorumu yapıyor: “June gibi birine, iş yerinde erkek egemen kültürle mücadele etmeye çalışan bir anneye baktığınızda, sanırım bir karşılaştırma yapmanın ötesinde, Griselda’nın kendini haklı çıkarmasının neden bu kadar yanlış olduğunu giderek daha fazla anlıyorsunuz. Griselda ve June aynı madalyonun farklı yüzleri; bir kişinin ailesine bakmak için izleyebileceği iki farklı yol.” Griselda’nın kendi imparatorluğunu kurabilmesinin temel taşlarında ise toplum tarafından ötekileştirilen göçmenlere ve hayat kadınlarına sahip çıkarak kendi çıkarları doğrultusunda onları kullanabilmesi var. Bu sebeple de kartelindeki insanlar ona “Godmother” yani vaftiz anne diye hitap ediyor zaten. 

Griselda’yı dizinin başrol oyuncusu ve yapımcısı Sofia Vergara, yaratıcısı Eric Newman ve yönetmeni Andrés Baiz ile konuşma imkânı bulduğumuz basın konferansından öne çıkanları sizin için bir araya getirdik. 

Griselda konusunda seni şaşırtan şeyler nelerdi?

S. VERGARA: Her şey! Hikayesinin başlangıçtan itibaren oldukça zor olması, eğitiminin olmaması… Griselda’nın görünüşüne baktığınızda korkutucu bir yanı yoktu ama içinde olan şeyle tüm bu korkunç şeyleri yapabildi. Bana hissettirdiği şeyse eğer suç dünyasına yönelmeseydi bu kadının Kolombiya Başkanı olabileceği yönündeydi. 

Birçoğumuz farklı kültürleri öğrenmek için televizyonu ve sinemayı kullanıyoruz. Diziyi yaratırken üzerinizde bu açıdan bir sorumluluk hissettiniz mi?

A. BAIZ: Dizinin mood’unu yaratırken kamera arkasında harika bir ekibimiz vardı. Dizi, Miami’de geçse de çoğumuz Kolombiyalıydık ve ne yaptığımızı iyi biliyorduk. Sinema aslında bir illüzyon yaratmaktır. Çekimler için 70’ler ve 80’leri tekrar canlandırmamız gerekiyordu. Bu atmosferi tekrar yaratabilmek gerçekten zorluydu. Kamera nereye dönse o dönemin hissini verebilmeliydi. Saç, makyaj, kıyafetler, arabalar, mekanlar hep o dönemden olmalıydı. Prodüksiyon takımı harikaydı! 

Griselda’nın bir anti-kahraman olduğunu biliyoruz. Kolombiyalı bir anne olması dışında onunla ortak noktaların var mıydı?

S. VERGARA: Oğlum için birilerini öldürebilirim, iki kere düşünmem bile. Belki eski kocamı da öldürebilirim (gülüyor). Tabii ki şaka yapıyorum. Para kazanmak için çok sıkı çalışıyorum bu ortak nokta olabilir. 

June ve Griselda, başkaları tarafından küçümsenen iki kadın karakter ve her ikisi de kendilerine özel bir “başarı” yakalıyor. Bu iki paralel yolculuğu anlatırken nelere odaklandın?

E. NEWMAN: June, Miami’de polis memuru ve kendini özel bir federal görevli olarak buluyor. Miami’deki olayların arkasında bir kadın olduğunu fark eden kişi de o. Aslında Griselda ile çok benzer deneyimlere sahip olduğunu gözlemliyoruz, tabii sonu daha farklı olarak. Erkek egemen bir dünyada bekar bir anne June da. Çevresindekiler tarafından küçümsendiği için kendi yolunu bulmak zorunda kalarak erkeklerde olmayan özelliklerini kullanıyor. Dizinin sonunda Griselda ve June’un birlikte olan sahnesi çok güçlü ve dizinin anlatmak istediği trajediye de vurgu yapıyor. 

Griselda’ya fiziksel olarak dönüşme sürecinden bahsedebilir misin?

S. VERGARA: Zor ama çok eğlenceliydi. Daha önce olduğumdan tamamıyla farklı birine dönüşeceğim bir iş yapmamıştım. Süreçte çok yardım aldım, Griselda gibi görünebilmek için birçok test yaptık. Tabii birebir Griselda’ya benzeyecek vaktim yoktu, sonuçta bir televizyon programı çekiyorduk ve her gün makyaja ayıracak sekiz saatimiz yoktu. Önem verdiğim tek şey Sofia’nın ve Modern Family’deki Gloria’nın yok olmasıydı. Kimsenin “A! Bu sahte burunlu Gloria!” demesini istemedim. Bir sürü farklı burun, peruk, kaş denedik… Bazen bir şey izlerken peruğun görünümü beni rahatsız ediyor ve konsantre olamıyorum bundan kaçınıp Griselda’nın insana benzemesini istedim ve tüm bu şeylerle kaplıyken oyunculuk yapabilmem gerekiyordu. Tenimde bile makyaj vardı.