Özgün ve sanatsal takı tasarımcısı Zeynep Erol, “Yaşama Sevinci” başlıklı yeni koleksiyonunu sanatseverlerle buluşturuyor. Erol, yaşamın izlerini ve insanın kendisiyle kurduğu içsel diyaloğunu merkeze alan koleksiyonda her biri tek adet üretilen 80 çeşit takıdan oluşan özel bir seçki sunuyor.

“Yaşama Sevinci” bu yılki koleksiyonunuzun adı. Bu başlık, koleksiyonun çıkış noktasını nasıl özetliyor?
“Yaşama Sevinci” sergim tamamen kişiselin ötesinde, dünyanın tepetaklak olduğu bu zamanlarda ruh sağlığımızı koruma amaçlı bir düşünce ile ortaya çıktı. Duygu akışını tıpkı fotoğraf karesinde olduğu gibi “an” olarak yansıtmak istedim.



Yeni koleksiyonunuzda insanın kendisiyle kurduğu diyalog önemli bir yer tutuyor. Bu tema, son dönemde sizi tasarımda yönlendiren bir ihtiyaç mıydı?
Bu koleksiyon aslında kendimden yola çıkmamla beraber hepimizin son yıllarda mücadele ettiği bir mesele. Her şeye, tüm zorluklara rağmen hayatta kalmak hem de hafiflikle… “Yaşama Sevinci” ile. Sürekli karşılaştığımız dış zorluklar ile içimizi umut ve ferahlıkla dengede tutma çabası yorucu ama kaçınılmaz bir dinamik. Ayna işte bu noktada bize ışık tutuyor, şu anda hayatımda nerede ve nasılım hesaplaşmasını bir araya getiriyor, bazen acımasızca yüzümüze çarpıyor bazen de sevgi ve yumuşaklıkla bizi sarmalıyor.
Ayna ve elmas, koleksiyonda dikkat çeken iki ana malzeme. Bu malzemeleri bir araya getirirken sizi asıl ilgilendiren şey neydi?
Aynanın yanı sıra elmas malzemesini aynanın kardeşi gibi düşünebilirsiniz, süslü bir yan rol. Aynaya benzeyen aynı zamanda “güzellik” kavramının gerçek bir asaletle duruşunu simgeler.
Koleksiyondaki tüm parçaların tek adet üretilmiş olması ilgi çekici bir tercih. Bu karar, tasarımlarınızla kurduğunuz ilişkiyi nasıl etkiliyor?
Her zaman tek ve özel parçalar üretmeyi sevmişimdir. Bu, takının etkisini ve değerini güçlü kılar bana göre. Ve elbette biricik olduğumuzu vurgular.
Tasarımlarınızda bir parçayı “tamamlanmış” olarak görmenizi sağlayan kriterler neler?
Tamamlanmış diye bir şey yok, aynaya her baktığınızda başka bir yüzünüzü gördüğünüz gibi.
Teknik açıdan mecburen takıyı tamamlamakla birlikte, bu sergide bu hikaye devam eder. Hem düşündürücü hem de eğlenceli olması bu sebepten.
“Yaşama Sevinci” koleksiyonu, geçmiş deneyimlerin ve birikimlerin izlerini taşıyor. Bu sergide önceki koleksiyonlarınıza kıyasla sizi en çok ayıran şey ne oldu?
Malzemenin kısmen farklı olması ve kişiliği olan takılar üretmiş olmam farklılaştıran unsurlar. Takıların yaklaşık 25 adedi heykelimsi figürler. Çeşitli ruh hallerini temsil eden bu figürler aynı zamanda bizim iç titreşimimizi yüceltmek için de var.
Ziyaretçilerin koleksiyonu gezerken fark etmelerini özellikle istediğiniz bir detay var mı?
Bugün geldiğim noktada, kendime her an dürüst olabilmeyi, yaşam deneyimlerimi eğlenceli ama şefkatli bir dille ifade etmeyi önemsiyorum. Bunu da takı, mücevher, heykel gibi disiplinler aracılığıyla anlatmayı çok seviyorum. Ziyaretçilerimin, koleksiyona bakarken en çok kendilerini farklı açıdan keşfetmelerini ve görmelerini çok isterim. Yakaladıkları her farklı duygu onları gülümsetecektir, aynalar da bu durumun şahitleri olacaktır.