Güneş açtı, planlar çoğaldı ve feed’iniz sürekli eğlenceli aktivite yapan insanlarla doldu.
İlkbahar, doğanın yeniden canlandığı, gün ışığının uzadığı ve sosyal hayatın hızlandığı bir mevsim. Giyinip çıkmak daha kolay, davetler artıyor ve herkes dışarıda. Sosyal medyada kalabalık masalar, kaçırılmaması gereken sergiler, pazar piknikleri, rooftop buluşmaları art arda karşınıza çıkıyor.
Ve bazen, dışarıda olan her şeyin sizin hayatınızda “olmadığını” hissettiğinizde, içinizi tanıdık bir his kaplayabiliyor: FOMO.
İçindekiler
FOMO nedir, neden özellikle ilkbaharda artar?
FOMO (fear of missing out), yani “bir şeyleri kaçırma korkusu”, başkalarının deneyimlediği şeylere dahil olamayışınızın yarattığı endişe ve eksiklik hissi. İlkbaharda bu duygu daha da yoğunlaşır çünkü bu mevsim “dışarı çıkmanın” ve “hayatı yakalamanın” sosyal norm haline geldiği dönemdir.
İçeride kalmak, planlardan çekilmek ya da yalnız kalmayı seçmek; bu sosyal ivme içinde eksiklik gibi görünebilir. Ama gerçek şu ki, FOMO çoğu zaman dış dünyadan çok kendi iç beklentilerimizle ilgilidir.
Peki bu hisle başa çıkmanın yolları neler?
FOMO’yu isimlendirin, yargılamayın
İlk adım, hissettiğiniz duyguyu bastırmak değil, onu tanımak. Çünkü yaşadığınız bir kıskançlık değil, geri kalmak korkusu. Dışarıdaki hayatı özlemek değil, bir “versiyonunuzu” orada yaşatamıyor olmak.
FOMO’yu hissettiğinizde kendinize “Ben şu an neyi kaçırdığımı düşünüyorum?” diye sorun. Bazen cevap bir plan değil, bir duygu olur: ait olmak, canlı hissetmek, sevilmek. His ne kadar netleşirse, onun sizi nereye sürüklediğini anlamak da o kadar kolay olur.
Sosyal medya gözlüğünüzü değiştirin
İlkbaharda sosyal medya, filtrelenmiş anların vitrini haline gelebilir. Gülümseyen yüzler, tam zamanında çekilmiş gün batımları, organizasyonlu hayatlar… Ama hiçbir kare, bir günün tamamını anlatmaz.
Sizin ekranınızdan gördüğünüz versiyon, paylaşımları yapan kişilerin hayatından sadece birkaç saniyelik bir kesit. Karşılaştırma yapmadan önce bunu kendinize hatırlatın. Gerekirse birkaç günlüğüne uygulamalardan uzaklaşmak, zihinsel ferahlık sağlayabilir.
Hayır demenin hafifliğini fark edin
İlkbaharda yapılan planlar bazen art arda dizilirken kendinizi bir “evet” makinesi gibi hissedebilirsiniz. Oysa FOMO’nun panzehiri, her şeye “evet” demek değil; neye “hayır” dediğinizin farkında olmak. Bir planı kaçırmak, belki de başka bir şeye alan açmak anlamına gelebilir. Bu bazen sadece evde kalmak, bazen de kendi enerjinizi korumaktır.
JOMO’yu deneyin: Joy of Missing Out
FOMO’nun zıttı olan JOMO, yani bir şeyleri kaçırmanın keyfi, dışarıda olanlara değil, sizin içeride nasıl hissettiğinize odaklanır. Bir bahar gününü kalabalık bir kafede değil, kulaklıkla yürürken geçirmek. Ya da story atmadan gün batımını izlemek. Planların dışında kalmak, bazen sizin ritminize daha çok uyan şeylere alan açar. Kendinizle geçirdiğiniz zamanı sosyal baskılardan bağımsız yaşamak, aidiyet değil huzur hissini getirebilir.
Kendi mevsiminizi tanımlayın.
İlkbahar, herkesin dışa dönük olduğu bir dönem gibi “pazarlanabilir” ama sizin versiyonunuz farklı görünebilir. Yeni alışkanlıklar edinmek, yavaşlamak veya kendi temponuzda hızlanmak… Kendinizi sosyal ritme uydurmak zorunda değilsiniz. “Geç kaldım” hissi, toplumsal bir kurgu olabilir. Hayatın senkronu yalnızca dış dünyaya değil, sizin iç döngünüze de bağlıdır.
İlkbaharda FOMO hissetmek, bu çağda neredeyse kaçınılmaz. Ama bu hisle kalmayı öğrenmek, ona kapılmadan kendi ritminizi korumak mümkün. Hayatı sadece dışarıda olanlara bakarak değerlendirmek yerine, kendi ihtiyaçlarınıza kulak vererek yeniden kurabilirsiniz.
Unutmayın, her şeyi kaçırıyor gibi hissettiğinizde bile, aslında kendinize yakın olabilirsiniz.
Kapak: @oliviajade
İlginizi çekebilecek bir diğer yazı >>>>> Sosyal medyada stalk yaparken sınır nerede çizilmeli?